Mahkemece, borçlu vekilinin İYUK 28/2. maddesindeki usule riayet edilmeden başlatılan icra takibinin iptali talebi hakkında karar verilmek gerekirken, şikayet konusu olmayan haczedilmezlik hususunda yapılan değerlendirme ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun şikayet nedenleri arasında bulunan örnek 4-5 icra emrinde talep edilen vekalet ücreti ve işlemiş faiz hesaplamasına yönelik itirazı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediğinden, kararın bozulması gerekeceği-
Tarafları aynı olan ve aynı ilamdan kaynaklanan alacaklar için aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiği- Alacaklı tarafça borçlular hakkında, asliye hukuk mahkemesi ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, toplamda hükmedilen meblağın bir kısmının bölünerek davacılardan biri için hükmedilen kısmının bir icra dosyasında; vekalet ücreti ve işlemiş faizi ile birlikte talep edildiği, geriye kalan kısmının ise bir başka icra dosyasında talep edildiği, bu haliyle, aynı ilamdan dolayı iki ayrı icra takibi yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece ilk takip dosyasında alacaklı ... yönünden talepte bulunulmamasından dolayı aynı dosyadan ek takip talepnamesi düzenlenmek suretiyle bu dosya üzerinden takibe devam imkanı bulunduğundan, sonradan yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı ilamda her ne kadar satışı vaad edilen taşınmazın bedeline hükmedilmiş ise de; mahkemece tapu iptali tescil talebi, yani taşınmazın aynı tartışıldığından, bu ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
Kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerektiğinden olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız elatma bedellerine dair dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-
Borçlu vekili şikayet dilekçesinde alacak kalemlerinin fahiş olduğunu yasal kesintiler yapılmadan brüt miktarlar üzerinden takibin başlatıldığını ileri sürmüş olduğundan, ancak bu konuda bir rakam belirtmediğinden, şikayetin kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilerek, sonuçta da borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince bozmaya uyulduğu; hal böyle olunca, bozma ilamına göre takibin iptali hakkında karar verilmesine dair hüküm kurulması gerekirken, bozma gerekçeleri tekrarlandığı halde bozmayla çelişir şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; bozma sonrası verilen hükmün, karar tarihi olan 16.09.2014 tarihinden muhtıra tarihi olan 07.11.2014 tarihine kadar olan dönem için hesap yapıldığı, alacaklıya yapılan ve alacaklı tarafça da karşı konulmayan toplam ödeme miktarından 16.09.2014-07.11.2014 arası 1500,00 TL üzerinden hesaplanan alacak miktarı mahsup edilerek, borcun bulunmadığı ve borçlunun fazla ödeme yaptığı; anılan bu raporun, hüküm kurmaya elverişli olmadığı; sonraki ilamda nafakanın hangi tarihten itibaren arttırılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, bu durumda ancak karar tarihinden itibaren arttırılmış nafaka miktarının istenebileceği (HGK'nun 05.04.2000 tarih ve 2000/12-739 E., -2000/746 K., HGK'nun 05.04.2001 tarih ve 2001/2-565 E.); bu durumda takip dayanağı ilk ilamın karar tarihi olan 20.11.2012 tarihinden itibaren aylık arttırılmış nafaka miktarı olan 1500,00 TL'nin talep edilebileceğinin kabulunun gerekeceği; o halde mahkemece, ödemeye ilişkin banka dekontları, aynı icra dosyası üzerinden verilen Adana 5. İcra Hukuk Mahkmesi'nin 2011/304 E., - 2013/582 K. sayılı kısmen icranın geri bırakılması kararı da dikkate alınarak muhtıra tarihi itibariyle dosya borcunun bilirkişi incelemesi yaptırılarak, hesaplattırılması oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği yönünde kararın bozulmasının gerekeceği-