Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Şikayetçi borçlunun  aynı zamanda mernis adresi olan bilinen adresine  tebligat çıkartıldığı, tebligatın iade gelmesi sebebiyle bu kez aynı adrese T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartıldığı, tebliğ evrakı üzerinde sadece ''mernis adresi'' ibaresinin yer aldığı, dağıtıcı tarafından "gösterilen adres muhatabın aks adresi olup, tebliğ imkansızlığı nedeniyle Tebligat Kanununun 21/2 maddesi gereğince tebliğ evrakı Yeni Mahalle Muhtarı E. Y.'a teslim edildi ve 2 nolu haber kağıdı düzenlenerek adresin kapısına yapıştırılmıştır " kaydı  ile tebliğ işleminin tamamlandığı anlaşılmış olup sözkonusu tebligat, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun olarak çıkartılmadığı için usulsüz olduğundan, mahkemece, borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile  borca itirazın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tebliğ memuru tarafından tutulan ve imzalanan tutanağın, İİK. mad. 8/son maddesi uyarınca hilafı sabit oluncaya kadar geçerli olduğu- Tebliğ yapılan işçinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun çalışanı olup olmadığı hususunun kolluk marifetiyle emniyet tarafından o binada eski tarihlerden beri oturan kişilere sorulup yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin başvuru hakkında karar verilmesi gerektiği-
Usulsüz tebligata ilişkin başvuruda "gecikmiş itiraz"dan bahsedilmiş olmasının şikayetin incelenmesine engel olmayacağı (HMK. mad. 33)- Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ tarihinde muhatabın adreste bulunup bulunmadığının, borçlunun tebliğ işlemine hangi tarihte muttali olduğunun ve şikayetin süresinde olup olmadığının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Teb. K. Mad. 21/2 gereğince, tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından bu maddeye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı-
Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın bu adrese yapılmasına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından anılan şekilde şerh verilmeden salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından tebliğ işlemi yapılamayacağı- Mahkemece, usulsüz ödeme emri tebligatına ıttıla tarihinin tespiti açısından alacaklı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü borçlunun takipten kendisinin bildirdiği tarihten daha önce haberdar olduğu hususları değerlendirilerek, borçlunun usulsüz olarak yapılan ödeme emri tebliğ işlemine muttali olduğu tarihin tespitiyle, şayet muttali olma tarihine göre icra mahkemesine yapılan şikayetin yasal yedi günlük süre içerisinde olduğu kabul edilirse; şikayetin kabulüne, aksi takdirde istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- 
TK'nun 10. maddesi uyarınca önce bilinen adrese tebligat yapılmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi de usulsüz olduğu gibi, koşulların oluşması halinde, tebligatın 7201 Sayılı Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılması durumunda tebligatta, tebliğin 7201 Sayılı Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiği yönünde bir şerh bulunmasının gerekeceği aksi durumun tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğuracağı-
 Tebligat adresinin, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 s. Teb. K.'nun 21/1. maddesine göre tebligatın yapılması gerekeceği ve muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
S.en takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurmasının zorunlu olduğu- Borçlunun, şikayet dilekçesinde, ödeme emrine dair tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği görülmekte olup, icra mahkemesine yaptığı başvuru, öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğundan, mahkemece şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği- 
Ödeme emrinin, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı ve tebliğ yapılan kişinin muhatapla aynı konutta oturup oturmadığı tespit edilmeksizin oğluna tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılacağından, muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edileceğinden mahkemece, alacaklının cevap dilekçesindeki iddiası, gerektiğinde talimat dosyası da getirtilerek incelenmek suretiyle, oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekeceği -