Tebliğ zarfı üzerinde sadece "muhatabın kayıt sistemindeki adresi olduğu"nun belirtilmiş olmasının yeterli olmadığı, tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılacağı açıklaması ile Teb. K.'nun 21. maddesinde geçen şehrin de yer alması gerektiği, bu açıklama yer alamadan posta memuru tarafından Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılmasının isabetsiz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliğe muttali olması halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatının incelenmesinde; borçlunun işyeri adresine çıkartıldığı ve sekreter C.E. imzasına tebliğ edildiğinin görüldüğü, tebliğ işlemleri bu hali ile Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre yapılmış ise de; tebliğ anında muhatabın orada bulunmadığı hususu tespit edilmeden doğrudan çalışan olduğu belirtilen kişiye yapılmış olduğundan tebligatın, anılan madde hükmüne aykırı olmakla usulsüz olduğu-
Mahkemece, borçlu adına tebliğ yapılan kişinin isminde bir şahsın bulunup bulunmadığı, tebliğ tarihi itibariyle bu şahsın borçlunun eşi olup olmadığı, borçlu ile aynı adreste ikamet edip etmediği, kolluk marifetiyle ve sunulan her türlü delille yöntemince araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği-
Mahkemece, şikayete konu tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddesine uygun olarak yapılmış olduğundan ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığından, şikayetçi borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin reddi gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ evrakının incelenmesinde, muhatabın çarşıya gittiği beyan edildiğinden tebliğ evrakının muhtara teslim edildiğinin, ancak, muhatabın adreste bulunmama nedeninin sorulduğu kişinin isminin okunaklı olmadığının, tebligatın bu hali ile denetime elverişli bulunmadığının görüldüğü, dolayısıyla ödeme emri tebligatının 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, muhatabın bildirdiği bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Tebligat Kanunu'nun ilanen tebliğ yapılmasına ilişkin hükümleri içerir yasa maddelerine ve yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yeterli araştırma yapılmaksızın ilanen tebliğ yapılmasına karar verilip uygulandığının anlaşıldığı-
Borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğinin Tebligat Kan.'nun 16 ve 20. maddelerine uygun yapıldığı-
Mahkemece tebligatın usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca ödeme emrinin iptaline de karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu M. S. Ş.'ın "..." adresine gönderilen ödeme emrinin 05.12.2013 tarihinde muhatabın adresten ayrıldığı, borçlu M. Ş.'ın "..." adresine gönderilen ödeme emrinin ise 04.12.2013 tarihinde muhatabın adreste tanınmadığı gerekçeleri ile iade edildiği, bu kez adı geçenlerin mernis adreslerine gönderilen ödeme emirlerinin ise TK'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de, ödeme emri tebliğ mazbatalarında “Mernis Adresi” şerhi bulunmakla birlikte “adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebligat yapılacağına dair meşruhat bulunmadığından tebligatlar Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun olarak çıkartılmadığı için usulsüz olduğu, o halde mahkemece, borçluların, tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetlerinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihlerinin öğrenme tarihlerine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece şikayetçinin takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinden ve kesinleşen haciz ihbarnamelerine istinaden davacının gayrimenkulleri üzerine konulan hacizlerden davalı tarafça taahhütlü olarak gönderilen bilgilendirme yazısını bizzat teslim almaları üzerine haberdar oldukları sonucuna varılmış ise de alacaklı tarafça bizzat yapılan bu bildirim şikayetçi tarafından açıkça kabul edilmedikçe tebligatlardan bu tarihte haberdar olduğu sonucunu doğurmayacağı-