Tebliğin takiple aynı gün yapılması, hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi; dağıtıcıya verilen tarihten önce tebligatın yapıldığının kabulünün de mümkün olmadığı-
Mahkemece şikayetçinin takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinden ve kesinleşen haciz ihbarnamelerine istinaden davacının gayrimenkulleri üzerine konulan hacizlerden davalı tarafça taahhütlü olarak gönderilen bilgilendirme yazısını bizzat teslim almaları üzerine haberdar oldukları sonucuna varılmış ise de alacaklı tarafça bizzat yapılan bu bildirim şikayetçi tarafından açıkça kabul edilmedikçe tebligatlardan bu tarihte haberdar olduğu sonucunu doğurmayacağı-
Mahkemece ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin şikayeti inceleyen icra mahkemesinin ilamının sonucunun beklenilerek tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden ödeme emri tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının isabetsiz olduğu- Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresine renkli bastırılan tebligat zarfının gönderilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünün tebliğ usulsüzlüğünü kendiliğinden göz önüne alma görevi bulunmadığı, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunması halinde icra mahkemesince bu konuda karar verilebileceği-
Borçlu şirket adına gönderilen ve tebliğ edilemeden iade edilen birinci tebligat ticaret sicilinde kayıtlı adres olmadığından borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresine doğrudan TK'nun 35. maddesine göre tebligat yapılmış olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra borçluya ve alacaklıya delillerinin sorulup sunmaları için imkan tanınması, tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle tebligatı alan şahısların şirketin daimi işçisi olup olmadığının tespit edilmesi, tebliğ işlemlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerektiği- 
Tebliğ evrakı üzerinde, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesine uygun bir şerhin bulunmadığı, dolayısıyla tebliğ işleminin usulsüz olduğunun anlaşıldığı-