Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerin esas alındığı, borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu-
Borçlunun işyerinden anlaşılması gereken, asıl işini yürüttüğü yer olup, geçici nitelikte faaliyet gösterdiği ve/veya başka birine ait olan adreste Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılamayacağı-
Borçlu şirketin ipotek akit tablosundaki adresine gönderilen kıymet takdiri raporunun bila tebliğ iade edildiğinin ve bunun üzerine müteakip tebligatların TK'nun 35. maddesi gereğince yapıldığı ve usulüne uygun olduğu-
Tebligat Kanunu'nun 23/3. maddesine göre tebliğ mazbatasının 'Tebliğ olunacak şahsın adını, soyadını ve adresini' içermesinin zorunlu olduğu-
Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesinin gerçek kişiler yönünden zorunlu olduğu, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup, tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı, şikayete konu satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup, dağıtıcının kendiliğinden satış ilanı tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının, yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu-
Borçlu şirketin ödeme taahhüdünü içeren ve fotokopisi sunulan belgenin, icra takip dosyasına sunulup-sunulmadığının ve tarafların imzasını içerdiğinin şüpheli olduğundan, söz konusu belgenin bu haliyle borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğuna dair beyanı olarak kabul edilemeyeceğini-
ihalede düzenlenen iki artırmanın birbirini tamamlayan merasimler olduğu, birinci artırma usulüne uygun yapılmamışsa, takip eden aşama olan ikinci artırmanın yapılabilme koşulunun gerçekleştiğinden de söz edilemeyeceği, ikinci artırma usulünce yapılsa dahi, birinci artırmanın usulsüzlüğünün doğal olarak ihalenin tümüyle geçersizliği sonucunu doğuracağı-
Tebliğin usulsüz yapılması halinde ise mahkemece, muhatabın tebliğe muttali olduğu tarihin tespit edilerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekeceği-