Borçlu şirkete Teb. Kan. mad 35 uyarınca, tebligat yapılabilmesi için, adresin borçlunun ticaret sicil adresi olması, bu adrese daha önce bir tebligatın çıkarılması, borçlu şirketin adresten taşınması veya adresin kapalı olması nedeni ile tebligatın yapılamamış olması gerektiği- Noterde yapılan sözleşmede belirtilen adrese Teb. Kan. mad 35/4. maddesine göre tebligat çıkartılamayacağı-
Tebligat mazbatasında, muhatabın "görevde" olduğu bilgisinin kimden alındığı belirtilmediği gibi, borçlunun tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği de tespit edilmediğinden, tebligatın usulsüz olduğu- Borçlu icra takibinin iptali istemi ile dava açmış ise de, ilk çıkan ve iade gelen tebligatın örnek 4-5 icra emrini ihtiva ettiği, alacaklı vekilinin talebi ile borçluya, daha sonra, genel haciz yoluyla ilamsız takipte ödeme emrinin tebliğ edildiği anlaşıldığından, borçlunun, takibin iptali istemi ile dava açtığı ve takipten bu tarihte haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği-
Tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise, muteber sayılacağı- Borçlunun, satış dosyasının fotokopisini almasıyla tebliğ işleminden ve (makul süre önce de ihaleden) haberdar olduğu-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gerektiği- 103 davetiyesine yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayet olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 103 davetiyesinin tebliği tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerektiği- İcra dosyasından fotokopi alan borçlunun tüm tebligatlardan haberdar olmuş sayılacağı-
İcra dosyasında borçlunun vekili ile borca itiraz etmesi nedeniyle, takipte vekille temsil edildiğinden, ödeme emri tebligatının vekile yapılması gerekeceği, emredici nitelikteki bu düzenlemeden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen ödeme emri tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı-
Muhatabın iş yerinde bulunup bulunmadığına dair bir açıklamanın tebliğ evrakında yer almadığı görülmekle, borçlunun gerçek kişi olduğu dikkate alınmadan ve adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan “şirketin yetkilisi imzasına” şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlu adına yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğu dikkate alınarak, borçlunun tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verildikten sonra, süresinde olan borca yönelik itiraz ve şikayetlerinin incelenmesi gerektiği-
Şikayetçinin şikayet dilekçesinde usulsüz olduğunu belirttiği 25.08.2015 tarihli ödeme emri tebliğ işleminden sonra kendisine 13.10.2015 tarihinde taşınmaz haczine ilişkin 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, her ne kadar söz konusu tebliğ işlemleri Tebligat Kanunu uyarınca usulsüz yapılmış ise de, 103 davetiyesine yönelik tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair bir iddia ve şikayet olmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin en geç 13.10.2015 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu vasisinin, şikayet dilekçesinde yer verdiği “...Hacizlere ilişkin bildirim borçlunun eşine yapılmış olup benim hacizlere ilişkin bildirimden ... tarihinde haberim olmuştur. Nitekim tebligat yapılan borçlunun eşinin oturduğu ev ile benim oturduğum ev farklı evlerdir. Bu nedenlerle davamız süresindedir...” şeklindeki ifadelerle, taşınmazlara ve traktöre konulan haczin bildirimine dair tebligatın usulüne uygun yapılmadığını belirttiğinden, mahkemece öncelikle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, tebligatın usulsüz olduğuna kanaat getirildiği takdirde tebligatı öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat yapılan adresle ilgisinin bulunmadığını, yanlış adrese tebligat yapıldığını ileri süren borçlunun şikayetinin duruşma açılarak görülmesi gerektiği-
Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; muhatabın çarşıya gittiği tespit edilerek 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı ve evrakın mahalle muhtarı imzasına teslim edildiği açıklaması ile tebligat işleminin yapıldığı görülmekte olup, söz konusu tebligatta, borçlunun çarşıda olduğunun kimden sorularak tesbit edildiğinin ve kime haber bırakıldığının, tebliğ mazbatasında tesbit ve tevsik edilmediği anlaşılmakla, bu durumda, tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğu-