Borçlu vasisinin, şikayet dilekçesinde yer verdiği “...Hacizlere ilişkin bildirim borçlunun eşine yapılmış olup benim hacizlere ilişkin bildirimden ... tarihinde haberim olmuştur. Nitekim tebligat yapılan borçlunun eşinin oturduğu ev ile benim oturduğum ev farklı evlerdir. Bu nedenlerle davamız süresindedir...” şeklindeki ifadelerle, taşınmazlara ve traktöre konulan haczin bildirimine dair tebligatın usulüne uygun yapılmadığını belirttiğinden, mahkemece öncelikle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, tebligatın usulsüz olduğuna kanaat getirildiği takdirde tebligatı öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; muhatabın çarşıya gittiği tespit edilerek 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı ve evrakın mahalle muhtarı imzasına teslim edildiği açıklaması ile tebligat işleminin yapıldığı görülmekte olup, söz konusu tebligatta, borçlunun çarşıda olduğunun kimden sorularak tesbit edildiğinin ve kime haber bırakıldığının, tebliğ mazbatasında tesbit ve tevsik edilmediği anlaşılmakla, bu durumda, tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğu-
Borçlu ödeme emrine itiraz ettiği tarihte, takipten haberdar olmuş sayılacağından, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmadığı anlaşılan usulsüz tebligat şikayetinin süresinde olmadığından reddi gerektiği-
Tebliğ tarihinin, şikayetçi borçlunun bildirdiği tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Tebligat mazbatasına, tebliğ memuru tarafından beyanda bulunan ve kendisine haber verilen komşunun adı ve soyadı yazılmadığı için tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçlunun takibe yaptığı itiraza ilişkin alacaklı vekiline yapılan tebliğ işlemi usulsüz olup alacaklı vekilinin, bahse konu işlemi öğrenme tarihinden itibaren süresi içinde itirazın kaldırılması isteminde bulunduğu anlaşıldığından, İİK 264/2 maddesi uyarınca, ihtiyati hacizlerin halen geçerli olduğu- Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemez veya mahkemede itirazın iptali davası açmaz ise, ihtiyati haczin kendiliğinden hükümsüz kalacağı-
Borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; muhatap işte olduğundan evrakın muhtara bırakıldığının belirtildiği, muhatabın işte olduğunu beyan eden kişinin kim olduğunun belirtilmediği, imzasının alınmadığı, imzadan çekinmiş ise, bu husus yazılarak imzalanmadığının görüldüğü, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği, Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kişilerden sorulup tebliğ mazbatasında tesbit ve tevsik edilmeden, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu-
Borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; borçlunun bilinen adresine normal yolla bir tebligat çıkarılmaksızın doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat gönderildiği anlaşıldığından, yukarıdaki Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; "Tebligat Kanun'nun 21. maddesine göre evrak muhtara bırakılıp, kapıya ihbar yapıştırılıp muhtar komşusuna haber verildi.” açıklamasına yer verildiğinin görüldüğü, tebliğ memurunun, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca ilgili kişilerden sorup tespit ve tevsik etmeden muhtara tebliğ ve ihbar yapıştırma işlemini yaptığı anlaşıldığından, yapılan tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu şirketin yetkilisinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin daimi çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Mahkemece tebligatların usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, Teb. K'nun 32. maddesi uyarınca, öğrenme tarihinin tespitiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin bu tarihe göre düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılmış olsa bile hükümsüz sayılacaklarından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece derneğin yönetim kurulu üyelerinin listesi temin edildiyse de, tebliğ mazbatası üzerinde iş yeri müdürü sıfatıyla imzası bulunan kişinin tebliğ anında dernekte yetkili temsilci ya da müdür olarak çalışıp çalışmadığı ya da yönetim kurulu üyeleri tarafından atanan ve onların yokluğunda tebliğ alabilecek konumda memur ya da görevli sıfatının olup olmadığı araştırılmadığından, mahkemece, tebliğ mazbatası üzerinde iş yeri müdürü sıfatıyla imzası bulunan kişinin anılan dernek içerisinde temsilci veya müdür olarak çalışıp çalışmadığı ya da kendisine tebliğ yapılabilecek herhangi bir görevi olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekeceği-