Borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması halinde ipotek akit tablosunda yazılı adresine daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa bile, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceği, bunun için, muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması gerektiği- Borçluya gönderilen satış ilanı tebligatlarının iade edilmesi üzerine, satış ilanının Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun "satış ilanının tebliğ tarihi" itibariyle, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının tespiti ile ihalenin feshi istemine dair bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayet konusu tebliğ, takip dosyasında yer alan adres araştırmasına göre yapılmış olup her iki mernis adresi arasında uyumsuzluk olduğu, kaldı ki anılan tebliğ mazbatası üzerine "Adreste isim ve imzadan imtina eden şahıstan soruldu. Muhatap tanınmıyor/taşındı. Mahalle muhtarlığı kimlik paylaşım sisteminde muhatabın kaydı mevcut olup evrak mahalle muhtarlığına teslim edilerek 2 nolu haber kağıdı gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırıldı. (6099 Sayılı kanunla değişen 21. madde) İsim ve imzadan imtina eden şahsa haber verildi.’ şerhi ile tebliğ yapıldığı, haliyle tebliğ memurunca, kanun ve yönetmelik hükümlerine uyulmadığının anlaşıldığı, o halde mahkemece, borçluya ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesiyle tebliğ tarihinin anılan takibi öğrenme tarihi olarak beyan edilen tarihi olarak kabulü ve şikayetin süresinde yapılmış olduğu hususları dikkate alınarak, davanın esasına girilip karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin borçlunun takip talebinde belirtilen adresine çıkartıldığı, anılan tebliğ mazbatası üzerine; "adresin kapalı olması nedeniyle, yapılan araştırmada bilgisi alınan fakat ismi okunamayan kişiden sorulduğu, muhatabın bu adreste oturduğu ve şu an ..... gittiği imzadan kaçınarak sözlü beyan etmiş olup T.K. 21. mad. gereği bağlı bulunduğu mahalle muhtarının imzasına tebliğ edilerek 2 nolu form kapısına yapıştırıldı. Durumdan bilgisi alınan kişiye haber verildi." şerhi düşülmek suretiyle, 21.03.2016 tarihinde tebliğ işleminin yapıldığı anlaşıldığından,; tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden ve bilgisine başvurulan fakat mazbata üstündeki ismi net okunamayan kişinin anılan durumdan net olarak bilgisinin olup olmadığını sorgulamadan, yapılan açıklama ile yetinerek ödeme emrini muhtara tebliğ etmiş ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığı, bu durumda, anılan tebligatın usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat şikayetinin 7 gün içinde yapılması gerektiği-
Mernis adresi bulunmayan borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, borçluya aynı adreste daha önceden yapılmış usulüne uygun bir tebliğ işlemi bulunmadığından usulsüz olduğu- Satış ilanı -usulüne uygun- tebliğ edilmemiş olduğundan ve , borçlunun, şikayet tarihinden daha önceki bir tarihte ihaleden haberdar olduğuna ilişkin bir bilgi de bulunmadığından, 13.03.2015 tarihli ihalenin feshi için 03.02.2016 tarihinde yapılan ihalenin feshi şikayetinin süresinde olduğu-
Borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat mazbatasının incelenmesinde; ödeme emrinin; "adres tevziat saatlerinde kapalı olup, en yakın yan komşusu imzadan imtina ederek muhatabın çarşıda olduğunu beyan etti,T.K. 21.maddesine göre mahalle muhtarının imzasına tebliğ edildi,2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı. komşusuna haber verildi." şerhi ile tebliğ edildiği, tebligatta, haber verilen komşunun ismi tesbit edilmeksizin tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden, yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğu, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin, Yönetmelik'te belirtilen kişilerden sorularak beyanlarının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekeceği, aksi halde yapılan tebliğ işleminin geçersiz olacağı, somut olayda tebliğ memurunun muhataba tebliğ etmeden muhtara tebliğ ettiği ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığının görüldüğü, daha sonra çıkarılan tebligatta ise, tebliği çıkaran mercice, tebligatın, TK.'nun 21/2. maddesine göre yapılması gerektiğine ilişkin şerh düşülmeksizin, adresin mernis adresi olduğu dahi yazılmadan T.K'nun 21/2. maddesine göre tebligatın yapıldığı anlaşıldığından, anılan tebligatların usulsüz olduğu, o halde mahkemece, şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve düzeltilen tebliğ tarihinden, dolayısıyla takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- Beyana dayalı olarak düzenlenen SGK sigortalı çalışan kayıtları esas alınarak, tebligatı alan kişinin tebliğ tarihinde borçlunun iş yerinde çalışmadığı gerekçesiyle tebligatın usulsüz olduğuna karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, tebliğ yapılan kişinin ad ve soyadı ilgili Posta Müdürlüğünden sorulup tespit edildikten sonra, bu şahsın tebliğ tarihi itibariyle borçlunun iş yerinde çalışıp çalışmadığının kolluk marifetiyle araştırılması gerektiği-
Üçüncü kişiye yapılan birinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminde, Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesi uyarınca, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunmama sebebinin bunu bilmesi muhtemel kişilerden araştırılarak beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinmeleri halinde, bu durumun yazılarak imzalanmadığı, dolayısıyla Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmaması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından mahkemece; Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin, "üyesi olduğu kooperatifin borcundan dolayı üçüncü kişi sıfatı ile kendisine haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği"ne ilişkin başvurusu hakkında mahkemece, inceleme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, vekil varken asile gönderilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Direnme kararı verildikten sonra mahkemece HMK. mad. 294 ve 297'ye uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturulması ve buna uygun bir gerekçeli karar yazılması gerektiği-