Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "çarşıda" açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığından, anılan tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği'nde yazılı bulunan ilkeler uyarınca usulsüz olup, borçlunun muttali olduğunu beyan ettiği tarihten önce tebligatı öğrendiğinin de yazılı delille ispatlanamadığı, o halde mahkemece, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin kabul edilerek 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya yapılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinin incelenmesinde; borçlunun bilinen adresine normal yolla bir tebligat çıkarıldığı ve bu tebligatın borçlunun taşındığından bahisle iade olduğu,sonrasında adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat gönderildiği ve bu tebligatta ' mernis adresidir T.K. 21 gereğince iade edilmemesi ihtar olunur' şerhinin de düşüldüğü anlaşıldığından, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usule uygun olduğunun kabulü gerekeceği, o halde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilerek, şikayetin yasal 7 günlük süreden sonra yapıldığından bahisle süreden reddi kararı verilmesi gerekeceği-
Tebligat parçası incelendiğinde; adresin kapalı olduğu belirtilerek “danışmana” haber verildi şerhi ile tebliğ işlemi yapılmış olup, tebliğ memuru tarafından tebligat mazbatasında beyanda bulunan komşunun adı ve soyadı yazılmadığı ve haber bırakılan komşunun kim olduğu açık bir şekilde tespit edilmediği gibi, muhatabın adreste bulunmama sebebi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği de tespit edilmediğinden, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1. maddeleri gereğince anılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, o halde mahkemece, borçlu vekiline usulüne uygun olarak duruşma davetiyesinin tebliğ edilmesi ve buna rağmen duruşmaya gelinmemesi halinde, 6100 sayılı HMK'da yer alan yasa hükümlerinin uygulanması gerekirken, usulsüz tebligata dayalı olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının, asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı, şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında, borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliğinin zorunlu olduğu-
Ittıla tarihi, vekalet sunulan tarih olarak kabul edilerek öğrenme tarihine göre yasal 7 günden sonra yapılan usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddi gerektiği-
Bilinen adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının bila ikmal iade edilmesi üzerine, bu adresin borçlunun mernis adresi olması nedeniyle aynı adrese çıkartılan ödeme emrinin "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın (tanınmadığı/taşındığı) tebliğ imkansızlığı nedeniyle (Teb. K. m..21/2.) gereğince .. Muhtarı ...'ya .... tarihinde tebliğ edilerek, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır.” şerhi ile tebliğ edildiği, tebliğ zarfına "mernis adresi" olması dışında, usulünce düşülmüş bir şerh bulunmadığı, bu nedenle de tebliğ memurunca, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı ve bu durumda ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebligat Kanununda öngörülen araştırma, komşudan bilgi alma ve komşuya, yöneticiye ya da kapıcıya bilgi vermeye ilişkin sorumluluk ve yükümlülüklerin yerine getirilmeden Tebligat Kanunu'nun 21 maddesince yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı- Tebligat Kanunu’nun 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasında muhatabın bilinen son adresine usulüne uygun bir tebligat çıkartılmadan MERNİS adres kayıt sistemine tebligat çıkartılması ve bunun geçerli sayılmasının hatalı olduğu- İcra ve İflâs Kanunu'nun 127’nci maddesinin tebligat tarihinde yürürlükte bulunan önceki şeklinde de böyle bir tebligat usulü öngörülmemiş olduğu; MERNİS adres kayıt sistemine tebligat yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin, ihalenin yapıldığı tarihten çok sonra -02.07.2012 günlü değişiklikle- Kanuna eklenmiş olduğu- Satış ilanı tebliğinin şikâyetçi-borçluya usulüne uygun tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, borçlunun ihalenin feshi talep etmek için şikâyet süresinin de başlamamış olduğu ve yapılan şikâyetin hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedilemeyeceği- Şikâyet konusu tebligatların yapıldığı tarihte, adı geçen avukatın vekil olmadığı dosya içerisinden anlaşıldığından, "şikâyetçi-borçlunun vekille temsil edildiği ve tebligatların vekile yapıldığı" şeklindeki direnmenin hatalı olduğu- Şikâyetçi-borçluya yapılan diğer tebligatlar da ihale tarihinden sonra olduğundan, bu tebligatların şikâyete esas sürenin başlangıcı için “öğrenme” sayılamayacağı ve mahkemece "ihalenin feshine" yönelik şikâyetin süresinde yapılmadığı kabulü gerektiği-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin bila ikmal iade edildiği, sonrasında da borçluya, usulsüz de olsa, herhangi bir ödeme emri tebliğinin yapılmadığı görülmekle yapılan tebligat yok hükmünde olduğundan, borçlunun öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği- Mahkemece, "usulsüz tebligatın öğrenme ile usulüne uygun hale geleceği" gerekçesiyle borçlunun "ödeme emri tebliğ edilmeksizin ve takip kesinleşmeksizin banka hesaplarına konulan hacizlerin iptaline" yönelik şikayetinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Muhatabın dışarıda olduğu tespit edilerek 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı ve evrakın mahalle muhtarı imzasına teslim edildiği açıklaması ile tebligat işleminin yapıldığı görülmekte olup, söz konusu tebligatta, borçlunun dışarıda olduğunun kimden sorularak tespit edildiğinin, muhatabın tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun ve kime haber bırakıldığının tebliğ mazbatasında tespit ve tevsik edilmediği anlaşılmakla, tebliğ işleminin usulsüz olduğu (Teb. K. mad. 21/1, 23/7; Teb. Yön. 30 ve 35); mahkemece, usulsüz tebligat şikâyetinin kabul edilerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği (Teb. K. mad. 32)-
İcra emri ve kıymet takdirinin takibe konu ilama ilişkin dava dosyasında borçlunun vekili olan kimseye tebliğ edildiği, söz konusu avukatın "borçlu ile aralarında icra dosyasından dolayı vekillik ilişkisi bulunmadığını, borçluyu dava dosyasında temsil ettiğini, icra dosyası için vekaletnamesinin de bulunmadığını, tebligatın borçlu asile yapılması gerektiğini" belirterek kıymet taktir raporu tebliğine ilişkin tebligatı icra dosyasına iade ettiği, icra müdürlüğünce kıymet taktir raporunun borçlu asile tebliğine karar verildiği ve daha sonra alacaklının satış işlemlerinin başlatılmasına ilişkin talebinin de "kıymet takdiri işleminin kesinleşmediği" gerekçesi ile reddedildiği görülmüşse de; borçlu vekilinin borçluyu takibe konu ilamda temsil ettiği, dolayısıyla icra takip dosyasından vekile yapılan ödeme emri tebliği ve kıymet taktir raporu tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu, kıymet taktir işlemlerinin kesinleştiği, kaldı ki kıymet takdirinin kesinleşmemesinin satış talebinin reddini gerektirmeyeceği nazara alınarak alacaklının şikayetinin kabulü gerektiği-