İhale sonrası mülkiyetin ihale alıcısına geçmesi için, ihalenin kesinleşmiş olması ve ihale bedelinin ödenmiş olması gerektiği- İhalenin kesinleşmesi üzerine icra müdürü, taşınmazın alıcı adına tescili için tapuya yazı yazacağı- İcra müdürlüğünün yasanın amir hükmüne aykırı davranışının bir hakkın yerine getirilmemesi nedeniyle süresiz şikayete tabi olduğu- Şikayetçinin taşınmazın adına tescilini talep ettiği tarihte süresinde açılmış ihalenin feshi davası olduğundan ve kesinleşmiş bir ihale bulunmadığından icra müdürlüğünün taşınmazın tescil işleminin tedbiren durdurulması yönündeki kararının yerinde olduğu-
Tapu kaydının iptali ile taşınmazın şikayetçi adına tesciline dair verilen kararın kesinleşmesinden sonra ancak taşınmazın şikayetçi adına tescili yapılmadan önce taşınmaza haciz konulması durumunda, haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği- "Taşınmaz tapuda borçlu adına kayıtlı olsa da kesinleşen mahkeme ilamına dikkate alınarak icra mahkemesince haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği" şeklindeki karşı oyun kabul görmediği-
TMK'nun 705'inci maddesi gereğince, taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı- Ancak" miras", "mahkeme kararı", "cebri icra" ve "kamulaştırma" halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyetin, tescilden önce kazanılacağı-
Hile ve yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada davacı aldatıldığını 08.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ile öğrendiğini ileri sürdüğü- Davalının da buna ilişkin bir itirazı olmadığı anlaşılmakla öğrenmeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile mahkemece işin esasına girerek incelenmesi hile iddiasının sübut bulmaması halinde ise ıslahla ileri sürülen yolsuz tescil iddiası yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
Devletin cebri icra gücü vasıtasıyla, devlet güvencesinde yapılan ihalede mahcuzu satın alan üçüncü kişinin, takibin iptali, icranın geri bırakılması, ihaleden sonra borcun ödenmesi veya ihaleden sonra takibin durdurulması kararıyla doğrudan hiçbir ilişkisi olamayacağı- Somut olayda, ihalenin 23.02.2021 tarihinde yapıldığı ve taşınmazın şikayetçi ihale alıcısı tarafından alındığı, açılan ihalenin feshi davasının reddedilerek 24.05.2022 tarihinde kesinleştiği, takibin tedbiren durdurulmasına ilişkin ara kararın ise 16.09.2021 tarihinde verildiği, ihale tarihi itibari ile herhangi bir durdurma kararının olmadığı, bu nedenle ihalenin yapılmasında herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı, taşınmaz mülkiyetinin ihale tarihi itibari ile kazanılacağı hususu da dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Takibin tarafı olmayan (ve kesinleşen mahkeme kararı ile hacze konu taşınmaz hissesinin adına tescil edildiğini, İİK 106  ve 110 uyarınca haczin kalındırılmasını talep eden) üçüncü kişi şikayetçinin haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği-
Tasarruf konusu olan taşınmaza ilişkin pay, (dava dışı kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle), üçüncü kişinin mülkiyetinden Kanun gereği çıktığından, tasarrufun iptali davasının İİK 283/2. uyarınca otomatik olarak bedele dönüşeceği, bu düşünülmeden, infaz kabiliyeti olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-  "Dava konusu taşınmazın ihtiyati hacizle yükümlü olarak devredildiği, taşınmazın tapuda hâlen hakkındaki iptal koşullarının oluştuğu hususu kesinleşen davalı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, hakkındaki dava taraf sıfatı yokluğu yönünden reddedilen ve bu yönde verilen karar kesinleşen kimsenin malik olduğu taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin davalı hakkındaki davanın kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, davacı alacaklının alacağını, tasarrufun iptali kararıyla ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi üzerine taşınmazın cebri icra yoluyla satışı ile tahsil edebileceği" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Şikayetçi 3. kişinin, haczin kaldırılması talebinin dayanağını oluşturan yerel asliye hukuk mahkemesinin ilamı ile borçlu adına tapuda kayıtlı olduğunun görüldüğü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.04.2004 tarih ve 2004/210 E.-2004/208 K. sayılı kararında da kabul edildiği gibi, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunlu olup, Dairenin yerleşik içtihatlarına göre şikayetçinin ileri sürdüğü nedene dayalı olarak haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayete konu taşınmazın haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hacizlerin konulduğu tarihlerde taşınmazlar dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olup, tapuda kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin herhangi bir kayıt ya da şerhin bulunmadığı bir aşamada, arsa sahibinin kefil olduğu dava dışı şirketlerin bankalara olan borçları nedeniyle taşınmazlara hacizler konulduğu-  Tapu sicilinin aleniliği ve tapuya güven ilkesi gereğince, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak haciz koyduran davalı bankalardan bağımsız bölümler üzerinde inceleme yaparak kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatın devam ettiğini ve bu taşınmazların yükleniciye ait olduğunu araştırmalarının beklenemeyeceği- Tapudaki kayda güvenerek haciz koyduran davalı bankaların iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilecekleri ve haciz şerhlerinin kaldırılmasına ilişkin istemin reddi gerektiği- "Davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirerek kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümleri almaya hak kazandığı, dava dışı arsa sahibinin taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmadığı, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tapu kaydına şerh olarak konulmamış olmasının hacizlerin kaldırılmasına engel teşkil etmeyeceği ve haciz şerhlerinin kaldırılması gerektiği" (direnme kararının değişik gerekçeyle onanması görüşü) görüşü ile "haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için mülkiyet iddiasında bulunan şikâyetçinin icra hukuk mahkemesinde haczin kaldırılmasını isteyebileceği, istihkak davası açamayacağı, davalı bankalar tarafından haciz şerhlerinin konulduğu tarihlerde dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, tapuya güven ilkesi gereğince hacizlerin geçerli olduğu" (genişletilmiş gerekçeli) görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacılara ait yapıların bulunduğu dava konusu taşınmazın ilgili kısımlarına ilişkin temliken tescil şartlarının değerlendirilmesi yönünden kadastro fen elemanı, inşaat ve ziraat mühendisleri eşliğinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi raporları alındığı, ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişilerin hazırladığı ek raporlarda davacılar tarafından yapılan binaların değerinin arazi değerinden fazla olmadığı belirtilmiş olduğundan TMK. m. 724'e dayalı temliken tescil şartlarının tamamının oluştuğunun kabul edilemeyeceği- Davalıların davacıların pay satın aldıkları taşınmazdaki 40 yıllık zilyetliklerine karşı çıkmamalarının haricen yapılan satışa ahde vefa göstermeleri anlamına geldiği, bu durumda hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki satışın resmî şekilde yapılmadığı yönündeki davalıların savunmasına değer verilmesinin doğru olmadığı, davacıların taleplerinin mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebep oluşturduğu kabul edilerek harici satışa değer verilmek suretiyle davacıların tapu iptali ve tescil talebi hakkında olumlu bir karar verilmesi gerektiği görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-