Mahkemece, 673 Sayılı KHK.nın 10. maddesinin 2/c fıkrasında yazılı şekilde gerekli araştırma yapılarak, davacı şirketin bu şirketlerden olmaması halinde iyileştirme projesi bilirkişi ve kayyım raporları göz önünde bulundurularak halihazır durumda iflastan kurtulması mümkün ise iflas kararı verilmeyerek şirketin olağanüstü hal süresince ve en nihayet İİK.nın 179/b-4 maddesinde belirlenen süreler de nazara alınarak izlenmesi, bu süre içerisinde durumunun kötüye gitmesi veya sürenin dolmasına rağmen borca batıklık halinin devam etmesi halinde İİK.nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflas kararı verilmesi gerekeceği-
Anılan tedbir kararında “....ihtiyati haciz kararları yönünden muhafaza işlemlerinin ihtiyati tedbir olarak durdurulmasına...” karar verilmiş olup, tedbir kararı üçüncü kişinin haczedilen miktarı icra dosyasına ödemesine engelleyici nitelikte olduğundan, haciz ihbarnameleri tüm sonuçları ile birlikte kaldırılamaz ve tedbir kararında açıkça ihtiyati hacizlerin kaldırılması belirtilmediği sürece ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez ise de, 89/1 ihtiyati haciz ihbarnamelerinin tebliğinin bir muhafaza tedbiri niteliğinde olması karşısında, mahkemenin şikayetin kabulü ile 89/1 ihtiyati haciz ihbarnamelerinin tebliği ile ilgili memur işlemlerinin iptaline dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Uyap ortamından kontrol edilen kayyım heyetinin raporundan firmanın kapalı olduğu ve gayri faal olduğu, firma yetkililerine ulaşılamadığı bildirilmiş olup yargılama aşamasındaki bu durum göz önüne alındığında İİK'nın 179/b-4 maddesi uyarınca mali durumdan beklenen iyileşmenin mümkün olmadığı anlaşıldığından mahkeme davacı şirket hakkında iflas kararı verilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
İİK'nun 179/b-2. maddesi gereğince borçlu şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanmasında yasaya uymayan bir yönün olmadığı, ancak, aynı madde hükmüne göre, ipotekli taşınmazın satışı gerçekleştirilemez ve bu husus kamu düzeninden olup mahkemece taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi re'sen nazara alınmasının gerekli olduğu, bu durumda, iflas ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı kapsamında İİK'nun 179/b maddesi gereğince, ipotek konusu taşınmazın satışı gerçekleştirilemeyeceğinden, bölge adliye mahkemesince, ihale tarihinde borçlu şirket hakkındaki tedbirin de devam ettiği sabit olduğundan alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken taşınmazın muhammen bedele eşit ihale edildiği gerekçesi ile hukuki yarar yokluğundan şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının ipotekli taşınmaz maliki yönünden de sonuç doğuracağı-
İflasın ertelenmesine ilişkin mahkeme kararının hüküm fıkrası göz önünde bulundurulduğunda, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette bir hüküm ihtiva etmediği açık olup, tedbir kararının borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına matuf olduğu anlaşıldığından iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararının takip tarihi itibari ile devam edip etmediği araştırılarak, tedbir kararının borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına yönelik olduğu da gözetilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Konkordato talep edebilmek için, borçların vadesi geldiği halde ödeyememe veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunması gerektiği- Konkordato komiser raporlarındaki tespitle bu şartın gerçekleşmediği anlaşıldığından, İİK mad. 287'de yapılan atıfla, İİK. mad. 291'de ifade edildiği üzere "konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporu ile mahkemeye bildirmesi üzerine mahkemece, resen kesin mühletin kaldırarak konkordato talebinin reddine karar verebilir" düzenlemesi kapsamında verilen hükmün bu kapsamda ve sonuç itibarı ile yerinde olduğu- İflas erteleme davası devam eden borçlu şirketin konkordato talebine yasal bir engel olmadığı- Konkordato komiser ön raporlarına göre, geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine dair verilen kararın sonuç olarak yerinde olduğu- İİK.nın 287. maddesinin atfı ile 291. ve 292. maddeleri gereğince borçlu ve varsa yasada belirtilenlerin duruşmaya davet edilip dinlendikten sonra karar verilmesi gerekir ise de, tarafların duruşmaya çağrılması ve netice olarak aynı kararın verilmesinde usul ekonomisi ilkesi de gözetildiğinde hukuki yarar olmadığı-
12. HD. 19.12.2018 T. E: 8228, K: 13852-
İflasın ertelenmesi süresi içinde satış isteme sürelerinin işlemeyeceği-