Davacı şirket, 28.12.2010 tarihinde verilen tedbir kararı ile iflas erteleme müessesesinin faydalarından yararlanmaya başlamış olup, İİK. mad. 179/b-4 uyarınca toplam uzatma sürelerinin 4 yılı geçemeyeceği; ilk iflas erteleme süresi nazara alınırsa bu sürenin toplamda 5 yıl olacağı- Tedbir kararının verildiği tarih ile iflas erteleme kararının verildiği tarihler arasında 5 yıllık süre dolmuş olduğundan, dava dosyasında mevcut son tarihli kayyım raporları da göz önünde alındığında gelinen sürece rağmen davacı şirketin borca batıklık halinin devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece şirketin tedbir kararından yararlandığı süre ve halen borca batıklık halinin varlığı göz önüne alınarak iyileşme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddi ile iflasa karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürlüğü kararına göre; tedbir kararından sonra borçlu şirketin, üçüncü kişiler nezdindeki hakedişleri/alacakları üzerine varsa konulan hacizlerin kaldırılması gerekeceğinden, icra müdürlüğünce, tedbir kararından sonra borçlu şirketin üçüncü kişiler nezdindeki hakedişleri/alacakları üzerine varsa konulan hacizlerin kaldırılmasına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Bilirkişi raporunda davacının davalıya verdiği kredi kartının bireysel kredi kartı olduğu, bu nedenle davalının şahsına ait ticari işletmenin davadışı şirketle birleşmesinin bu bireysel kredi kartından doğan borcunu etkilemeyeceği açık olup, ayrıca bu kredi kartının davalının ticari işletmesinde kullanıldığı kabul edilse dahi davalının şahsi sorumluluğunun TBK'nun 202. maddesi kapsamında devam edeceği- İcra İflas Kanunu'nun 179/b maddesi iflasın ertelenmesi talebinin icra takiplerine yönelik uygulamayı düzenlemiş olup iflas davası dışındaki davalar yönünden uygulanamayacağından maddenin erteleme süresi içinde takip işlemi yapılamayacağından söz ettiği, itirazın iptali davası açılmasının bir takip işlemi olmadığı ve erteleme süresi içinde iflas davası hariç dava açılabileceği veya açılmış davalara devam olunabileceği ancak bu davalar sonucunda verilen ilama bağlı olarak ilamlı icra uygulanamayacağı-
Takip tarihinden sonra verilen ara kararın, geriye dönük olarak ilk tedbir ara kararını geçmişe etkili olarak değiştiremeyeceği, ilk tedbir kararının verildiği tarih itibariyle sonuç doğurmayacağı-
Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun'a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ancak, icra müdürlüğü ve icra mahkemesince iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararının kapsamının daraltılamayacağı ve yorumlanamayacağı, bu durumda borçlu şirketler hakkında takip tarihinden önce iflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde dahi, borçlu şirketler hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı durdurmaya ilişkin ve iflasın ertelenmesi kararının hüküm kısmında da yeni takip yapılamayacağı yönünde bir düzenleme yoksa, ihtiyati tedbirin devamına karar verilmişse, mahkemece ihtiyati tedbir kararı yorumlanamayacağından, mahkemece salt İİK'nun 179/b maddesi gereğince takibin iptaline karar verilemeyeceği-
İflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen tedbir kararının kapsamı icra müdürlüğü ve icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilemeyeceğinden iflasın ertelenmesi karar tarihi olan 17.09.2015 tarihinden sonra 10.12.2015 tarihinde başlatılan takip hakkında icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına yönelik verilen kararın doğru olduğu-
Şikayetçinin alacağının, iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmediği, İİK'nın 206. maddesinde, anılan sürenin hesaplanmasında alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği sürenin hesaba katılmayacağının düzenlendiği, şikayetçi tarafından, alacağı için açılmış bir dava bulunmadığı, icra takibi yapıldığı gerekçesiyle, şikayetin reddine dair verilen kararın isabetli olduğu-
"Bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verilen dava dışı şirketin adına tescilli bulunan markaları davalıya muvazaalı olarak devretmesi nedeniyle TBK 19 gereğince açılan tasarrufun iptali ve markaların yeniden dava dışı borçlu şirket adına tescilli için açılan davaların devam ettiğini" belirten davacı bu davada "davalı adına tescili sağlanan markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini" talep etmiş olup muvazaa iddiasının tasarrufun iptali davasında değerlendirilecek nitelikte olduğu ve marka devir işlemi muvazaalı ise o dosyada verilecek kararlarla TPE nezdindeki tescil işleminin değerlendirileceği, ayrıca henüz marka başvuru aşamasında olan ve yine dava dışı şirketin davalıya devrettiği başvuru için de henüz tescil yapılmamış olması sebebiyle davanın mevsimsiz açıldığı ve yine bu başvuru ile ilgili yapılan devir işleminin tasarrufun iptali davasında da değerlendirilecek nitelikte olduğu-
İflasının ertelenmesine karar verilen şirketten sigorta primleri de tahsil edilemeyeceğinden, söz konusu tahsil imkansızlığının, yönetim kurulu üyesinin kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğu gözetilerek,  bu durumun, yönetim kurulu üyesi yönünden 5510 s. Kanun’un 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilmesi gerektiği- İflasın ertelenmesi hükmünden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye sorumluluğu gerçekleştiğinden, sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararının ise, üst düzey yöneticinin müteselsil sorumluluğunu etkilemeyeceği ve haklı neden oluşturmayacağı-
Takibe konu işçi alacağının tahakkuk tarihinin 2015 yılı Ağustos- Ekim ayları olduğu, iflasın ertelenmesi davası devam ederken 19.10.2015 tarihinde tedbir kararı verildiği, ancak alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararında atıf yapılan İİK'nun 179/b maddesi hükmü gereğince tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı, işçi alacaklarının tahsili için icra takibi yapılıp bu takibe devam edileceği, bu takipte satış işlemlerinin de yapılabileceği-