12. HD. 18.02.2021 T. E: 764, K: 1780-
İflas masası ile ilgili davalarda (şikâyetlerde) taraf sıfatının (müflise değil) iflas idaresine ait olduğu- Borçlu şirket hakkında iflasın açılmasına karar verilmeden önce borçlu vekiline icra mahkemesi kararının tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin kararı temyiz ettiği anlaşıldığından, bu hâlde iflas idaresinin temyiz incelemesinde hiçbir rolü olmadığı için Yargıtayın temyiz incelemesi yapmasına ve karar vermesine bir engel bulunmadığı ve bu nedenle temyiz tarihinden sonra oluşan iflas idaresine direnme kararının ve borçlu şirket vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğine gerek olmadığı- İİK. mad. 194. maddesi gereğince iflasın açılması ile duracak olan davaların, iflastan önce açılmış olup da hâlen derdest bulunan ve iflas masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davaları olduğu; şikâyet isteminde hukuk davalarını ilgilendiren İİK’nın 194. maddesinin uygulanamayacağı- İflasın ertelenmesi davasına bakan mahkemenin tedbir kararında "kira alacaklarına" ilişkin olarak yapılan takiplere istisna tanınmaması halinde, bu tedbir kararının icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı- İcra mahkemesinin direnme kararından önce borçlu şirketin iflasına karar verilmesi halinde, iflasın açılması ile takiplerin durması, iflas kararının kesinleşmesi ile düşmesi ve iflas tasfiyesi sırasında müflise karşı yeni bir takip yapılamaması hakkındaki kamu düzenine ilişkin İİK’nın 193. maddesinin, yapılan icra takip işlemleri şikâyet edilmese bile, icra dairesi ve icra mahkemesince kendiliğinden gözetmesi gerektiği-
Borcun doğum tarihinde davalı şirketin sahibi ve yetkilisinin diğer davalı şirketin de ortağı olduğu, devredilen taşınmazın ticari işletmeye ait fabrika olup, devrin işletme devri niteliğinde olduğu, İİK 280/sondaki bilgilendirme prosedürünün yerine getirilmediği, davalı şirketlerin önceki ortak ve müdürlerinin aynı kişi olduğu, aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, davaya dayanak icra dosyasındaki ödeme emrinin eskiden diğer şirkete ait olan adreste tebliğ edildiği, davalı şirketlerin şube adreslerinin de aynı olduğu, önceden her iki şirketin 4 gün arayla şube adreslerini değiştirdiği, şirketler arasındaki organik bağın davalıların beyanlarında örtülü olarak "küçük ortak" denilerek kabul edildiği dikkate alındığında, davaya konu tasarrufun İİK 278/III-2, 280/1 ve 3 maddelerine göre iptalinin gerektiği-Davacı yargılama sırasında iflas idaresinden yetki aldığından ve dava konusu taşınmazın tapuda vasfının "kagir iki katlı soğuk hava deposu ve işletme binası ve arsası" olarak geçmesi nedeni ile satışın, bir işletme devri niteliğinde olduğu ve iptal kararının isabetli olduğu-
Mahkemece, 13/12/2016 tarihli tensip zaptında, “Davacı vekiline 2 hafta içerisinde eksik gider avansını 150 tl yi yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiğine, kesin süre içerisinde masrafın yatırılmaması halinde davanın usulden reddine karar verileceği ilişkin ihtarlı davetiye tebliğine” hususunun ihtar edildiği, tensip zaptının şikayetçiye 10/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçinin 01/03/2017 tarihinde istinaf incelemesinden önce Uyap sistemine ve de temyiz dilekçesine eklediği PTT dekontuna göre; belirtilen gider avansını,... PTT Merkez Müdürlüğü'nün ödeme belgesi ile süresinde, 19/12/2016 tarihinde “ Gider Avansı ......İcra Hukuk Mahkemesi ......./......” açıklaması ile gönderdiği, tebliğ edilen tensip zaptında ve tebligat zarfında gider avansının mahkeme veznesine yatırılacağına ilişkin bir ifadenin bulunmadığının, bu nedenle Hukuk Genel Kurulu'nun kararı gereğince avansın süresinde PTT'ye yatırılmış olduğunun anlaşıldığı, o halde mahkemece, eksik gider avansının süresinde yatırılmış olduğu kabul edilerek işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince verilen davanın usulden reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
İflas erteleme süresinin uzatımına-
Uyuşmazlık ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı icra takibinde asıl borçlu şikâyetçi şirket hakkında iflasın ertelenmesi kararı bulunması durumunda borçlu ile birlikte takip edilen ve borcu teminen ipotek veren kendisi hakkında verilmiş iflas erteleme kararı bulunmayan 3. şahsa ait taşınmazın satışının yapılıp yapılamayacağı-
İflas erteleme davasından verilen ihtiyati tedbir karar tarihinden, temyiz incelemesi aşamasına kadar aradan 9 yıllık bir sürenin geçmiş olduğu görüldüğünden, mahkemece şirketin borca batıklık durumunu tespiti açısından tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılması, borca batıklığının devam ettiğinin belirlenmesi halinde, şirket hakkında "iflas" kararı verilmesi, şayet şirketin borca batıklıktan kurtulmuş olduğunu tespiti halinde ise "davanın reddine" karar verilmesi gerektiği-
Dava dışı şirketi hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmış olması karşısında, dava dışı Anonim Şirketin prim borçlarından dolayı davacıya gönderilen ödeme emirlerinde tedbir tarihi sonrasına ait prim borçları yönünden ihtiyati tedbir kararının 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde belirtilen prim borçlarını ödeyememesinin haklı nedeni teşkil edip etmeyeceği ve davacının bu tarih sonrasına ait Kurum alacağından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, şirket hakkında iflas erteleme tedbir kararı verilmesinin, 5510 s. K. mad. 88/20'de geçen “haklı sebep” kapsamında değerlendirilmesi gerekip gerekemediği-
İcra Müdürlüğünün İİK:'nun 179/b maddesi uyarınca takibin durdurulmasına ilişkin kararı ile, takibin devamını sağlar nitelikte yapılabilecek tüm takip işlemleri engellenmiş olup, bu hususun zorunlu olarak alacaklının takibine devam etmesini engeller nitelikte olduğu, bu durumda takibin durdurulması kararından itibaren, takibin devamına dair verilen karara kadar geçen süre içerisinde 30 günlük temerrüt ve sonrasında işletilecek altı aylık dava açma süresine ilişkin hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, o halde, mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, iflasın ertelenmesi davasında verilen takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı devam ederken takip başlatıldığından, icra müdürlüğünün şikayete konu ret kararının yerinde olmadığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-