Borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı, D.li 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan borçlu şirket hakkındaki iflasın ertelenmesi davasında verilen 07.11.2013 tarihli tedbir kararına dayanarak usulsüz yapılan takibin iptalini talep ettiği, bu talep İİK. nun 16. maddesi hükmünde öngörülen şikayet niteliğinde olup, borçlunun takibin iptalini icra mahkemesinden istemesi mümkün olup, bu talepte hukuki yararının olduğu-
İflasın ertelenmesine ya da uzatılmasına ilişkin karar şekli anlamda kesinleşmeden erteleme süresinin bir kez daha uzatılmasına karar verilemeyeceği, öte yandan bir sermaye şirketinin borca batıklık bildirimde bulunarak iflasını istemesi durumunda, bu halin mahkemece re'sen tespiti gerektiği, bu tespitin yapılmasında davacının ibraz ettiği delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgili kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce tanzim olunacak raporların da değerlendirilmesi, borca batıklığın tespitinde yalnızca davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerine de özellikle bakılması, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulması, borca batıklığın sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama aşamasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de nazara alınarak belirlenmesi, diğer taraftan kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenen görev ve yetkisiyle bunların sınırları ve iflasın ertelenmesine ilişkin talebin mahkemece 2004 sayılı yasanın 166/2.maddesindeki usul ve ilan ve ticaret siciline tescil ettirilmesi gerektiği-
İhtiyati tedbir kararında özellikle tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediği sürece, icra takiplerinin durdurulması yönünde verilen tedbir kararının, ihtiyati haczin infazını engellemeyeceği-
İcra mahkemesi hakiminin, tedbir kararının içeriği ile bağlı olup, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği bu tedbir kararını yorumlayamayacağı, icra takiplerinin durdurulmasına yönelik mahkemece verilen tedbir kararının ise, takip yapılamayacağına dair bir yasak içermediğinden borçlu şirket hakkında icra takibi başlatılmasına engel olmadığı, bu durumda icra mahkemesince tedbir kararından sonra başlatılan icra takibinin yalnızca durdurulmasına karar verilmesi mümkün olup, tedbir kararı gerekçe gösterilerek takibin iptaline karar verilemeyeceği-
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekeceği- İflasın ertelenmesi süresi dolduğunda davacının borca batıklık durumunun yeninden ve re'sen incelenmesi gerekeceği-
İflasın ertelenmesine ilişkin tedbirler kural olarak takip yasakları ile sınırlı olduğundan; maddi hukuk alanını etkileyen ve infazı denetlenemeyen ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği-Bankalarca hesaplara bloke konulamayacağı kuralını içeren tedbirlerin bankaların rehin ve hapis haklarını ihlal ettiğinden doğru olmadığı, şirketlerin işletmesi için temel nitelikteki harcamaların ve işletme giderlerinin tedbir dışında ödenmesi gerektiği ve tedbir kapsamına alınamayacağı-
İflasın ertelenmesi kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 s. K.'na göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin de duracağı, tedbir kararından sonra fakat henüz iflasın ertelenmesine karar verilmesinden önce borçlu hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatılmış ve borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ve tapuda kayıtlı taşınmazlarının haczine karar verilmiş olup, borçlu vekilinin talebi icra müdürlüğünce kabul edilerek eldeki şikayet tarihinden sonra icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, ve tedbir kararının, takiplerin durdurulmasına ilişkin olup takip yapılamayacağı öngörülmediğinden ve icra mahkemesince de tedbir kararı yorumlanamayacağından takibin iptali mümkün bulunmadığı, iflas erteleme kararı verilmesinden önce takibe geçildiğine göre İİK’nun 179/b maddesinden kaynaklanan bir takip yasağının da söz konusu olmadığı, tedbir kararı ve bilahare verilen iflas erteleme kararı gereğince durması gereken takipte, haciz yapılamayacağı, tedbir kararı hacizlerden sonra icra dosyasına ibraz edilmiş ise de, anılan tedbir kararı (ve iflas erteleme kararı), hacizlerden önce alınmış olup, takiplerin durdurulmasını içerdiğinden ve mahkeme kararları verildiği andan itibaren hüküm doğuracağından cihetle geç ibraz edilmelerinin sonuca etkili olmadığı, mahkemece; tedbir ve iflas erteleme kararından sonra konulduğu anlaşılan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunmasının (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerektiği- Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespitinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği- İflasın ertelenmesi yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbirlerin, yargılama sonunda verilecek kararla sağlanacak korumalardan fazla olmaması; bir diğer ifade ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 179/a ve 179/b maddelerinde gösterilen yasakları aşmaması gerektiği- Maddi hukuka dayalı takas, mahsup, hapis hakkı ve temlik uygulamaları tedbiren dahi olsa durdurulamayacağı-
İİK'nun 179/b maddesi uyarınca; iflasın ertelenmesine karar verilmesi üzerine, borçlu aleyhine 6183 Sayılı Kanun'a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği-
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerektiği- Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulması gerektiği- Maddi hukuka ilişkin tedbir verilmesi mümkün olmayıp, tedbirlerin ancak bir kısım takip işlemlerine yönelik olacağı-