Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki irade beyanlarından dönmelerini engelleyici yasal bir hükmün bulunmadığı, bu durumda, anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davası olarak görüleceği-
Davalı kocanın; kadının ayrı yaşadıkları sırada hamile kaldığını iddia ederek çocuğun babası olduğundan şüpheye düştüğü, kadını çocuğun kendisinden olmadığını söylemek suretiyle rencide ettiği ve kadını terk ettiği anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğundan davanın kabulü gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerektiği- Davacı tarafından daha önce açılıp reddedilen boşanma davasında toplanan delillerden eşine fiziki şiddet uygulayarak evden kovduğu, evin kilidini değiştirdiği ve daha sonra da evi yakınlarına satıp, yeni sahiplerinin davalıya ait eşyaları kapı önüne çıkarıp, eşyaların talan edilmesine sebep olduğu anlaşıldığından, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğindeki bu olaylar nedeniyle manevi tazminatla sorumluluğu gerektiği-TMK.nun 166/4. maddesine dayanan bir boşanma davasında, boşanmanın fer'i sonuçları düzenlenirken, reddedilen ilk davadaki ispatlanmış olaylar ve fiili ayrılık süresi içinde ortaya çıkan kusurların gözönünde tutulacağı-
Davalı-davacının kusurlu davranışına karşılık, davacı-davalının, eşine hakaret ettiği ve ona ev eşyalarını fırlattığı, eşine ve müşterek çocuğa "erkek arkadaşının istediği şekilde giyindiğini" beyan ettiği, başka bir erkekle kaçmak suretiyle sadakate aykırı davrandığı, davacı-davalı boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu-
Anlaşmalı boşanma yönünde verilen karar kesinleşinceye kadar tarafların gerek boşanmanın mali sonuçları gerekse de çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri hususundaki irade beyanlarından dönebilecekleri, bu halde anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli olarak görüleceği-
Dava konusu evlilikte TMK. mad. 166/1-2 uyarınca temelden sarsılma olgusunun gerçekleştiği, davalı tarafından ABD'de açılan boşanma davası ile tarafların boşanmalarına karar verildiği ancak Türk Mahkemelerince tanıma ve tenfizine karar verilmediği, davalı kadının evliliği devam ettirmeme iradesini ortaya koyduğu, burada boşanma davasının reddini istemesinin açıkça hakkın kötüye kullanımı olduğu- Tanıkların beyanlarının alınması için ABD yetkili makamlarına talimat yazıldığı, ABD'de görülen boşanma davasında tanık olarak dinlendikleri ve oradaki beyanlarının dosyaya sunulduğu, HMK. mad. 241 gereğince, mahkemenin gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeterince bilgi edinildiği, bu nedenlerle savunma hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı; davacı kocanın kadına şiddet uyguladığı sabit olduğundan, kocanın ağır kusurlu olduğu, davalı kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Tedbir nafakası davası sonrasında davalı tarafından boşanma davası açıldığından, bağlantı sebebiyle birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkemeden istenebileceği ve birleştirmeye bu mahkemece karar verilebileceği nazara alınmadan, birleştirmeye karar verilmeyeceği-Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebileceğinden, tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunmadığı-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK. md.4 BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Dava tarihinden sonra meydana gelen olayların boşanma davasında dikkate alınamayacağı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davacının boşanma davasının kabulüne karar verileceği-
Davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu, kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğundan bahisle davalı-davacı kocanın boşanma davasının kabulüne karar verileceği-