Avukat tarafından hazırlanan ve e-imza şifresi girilmek suretiyle imzalanan ancak Uyap ortamına yüklenmeyen istinaf başvuru dilekçesinin, ıslak imzalı olarak hazırlanıp, mahkemeye sunulmayan dilekçelerden farksız olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağı- Kesinleşen mahkeme kararının bölge adliye mahkemesince kaldırılmasına karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı ve bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesince de yeniden hüküm kurulamayacağı-
Davalı kadının cevap dilekçesinin davacı erkeğe usulünce tebliği ile davacı erkeğe cevaba cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşılması gerektiği-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan davanın reddi gerektiği-
Davalı-karşı davacı kadına bölge adliye mahkemesince yüklenen sadakatsizlik vakıasının ispat edilemediği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığının, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinin anlaşıldığı, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı-karşı davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Davacı kadın istinaf talebinde bulunmadığından, davacı kadının ilk derece mahkemesince reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı yönünden temyiz talebinde bulunamayacağı- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası çok olduğundan, daha uygun miktarda tedbir ve iştirak nafakalarına hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece taraflarca ibraz edilen protokolün değerlendirilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin, “sevmiyorum” diyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından, kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacı erkeğe yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları- Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği-
Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Hükmün sonuç kısmında,gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeden taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği; bu nedenle davacı-davalı kadının istinaf talepleri hakkında bir karar verilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-