Davacı kadının boşanma davasından feragat etmesinden sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla yeniden bir araya gelmeleri ve bir süre daha evlilik birliğinin sürdüğünün anlaşılması karşısında tarafların bu tarihten önce gerçekleşen ve kendilerine yüklenebilecek kusurlu davranışları da karşılıklı olarak affettiklerinin, en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerekeceği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği-
Mahkemece, davacı-karşı davalı kadın tarafından hakkında hüküm kurulmayan evlilik birliğinin sarsılması ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış davalarına ilişkin istinaf talebinde bulunulmadığı halde bölge adliye mahkemesince bu yön gözetilmeyerek kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Erkeğe yüklenen eşini aldattığı vakıasına yönelik tanık beyanları kadından duyuma ilişkin olup, kanıtlanmadığı gibi tanık beyanına göre kadının aktardığı bu vakıadan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirip bir süre birlikte yaşadıklarının anlaşıldığı, bu durumun, önceki yaşanan olaylardan dolayı eşlerin birbirlerini affettiklerini veya en azından hoşgörüyle karşıladıklarını göstereceği, bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olup kusursuz olan eş aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği- Mahkemece bozma kararma uyulmakla yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, usuli kazanılmış hak hususu gözetilmeksizin bozma üzerine verilen temyize konu kararda kadın için takdir edilen yoksulluk nafakasının artırılarak 250 TL'ye çıkarılması doğru olmadığı gibi, davacı kadının 200 TL yoksulluk nafakası talebi olduğu halde talep aşılarak aylık 250 TL. yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı tarafından açılan dava, münhasıran Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı olup, akıl hastalığına dayalı bir davanın bulunmadığı, o halde tarafların delillerin evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olup, kusurun ağırlığı tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi uyarınca maddi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
2. HD. 09.05.2019 T. E: 2018/7610, K: 5740-
Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkek tam kusurlu olup, erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin sonucu olarak boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
İlk derece mahkemesi kararı davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tedbir nafakası ile maddi ve manevi tazminatlar yönlerinden istinaf edilmiş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince boşanma kararının temyiz edilmemesi ile ilk derece mahkemesince taraflara yüklenen kusurların da kesinleştiği bu nedenle incelenemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesinin kusur tespitinin doğru olduğu belirtilerek kendi içinde çelişki yaratıldığı, bu bakımdan gerekçe kendi içinde çelişkili olup gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğinin, evine ve eşine ilgisiz davrandığının, ortak çocuğun doğumuyla ilgilenmediğinin, doğumdan sonra çocuğunu görmeye gitmediğinin anlaşıldığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
2. HD. 07.05.2019 T. E: 2018/6393, K: 5534-