Davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik kısmi itirazın iptali istemi-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi-
Alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK. 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorunda olduğu- İhtiyati haciz koşulları düzenlenirken, “alacaklıya neden normal takip yoluna başvurmayıp, ihtiyati haciz istediğini açıklamak ya da ispatlamak” yükümlülüğünün yüklenmediği- İhtiyati haczin “takip yolu” olmayıp, bir çeşit geçici hukuki koruma olduğu- Kesin yetkinin olmadığı hallerde yetki itirazının ileri sürülmesi gerekli olup, bu hususun hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınamayacağı- Anayasa, kanun hükümleri ve hukukun genel ilkeleri bir yana bırakılarak hâkimin kendine göre bir anlayış ve uygulama oluşturup, kararlarını buna göre vermesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi-
Borçlunun ipotek konulan takip ve ihale konusu taşınmazına ait adrese çıkartılan icra emrine dair tebligatın, borçlunun yurt dışında olması sebebi ile iade edildiği, borçlunun tapu müdürlüğünden adresinin sorulduğu, verilen cevapta da aynı adresin bildirildiği, bunun üzerine icra emri, kıymet takdiri ve satış ilanına dair tebligatların, Tebligat Kanunu'nda yapılan 19.01.2011 tarihli değişiklikten sonra aynı adreste Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, takip dosyasında borçlu, gerçek şahıs olup, borçlunun adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, kaldı ki tapuda, ihale konusu taşınmazla ilgili ipoteğin tesciline dair resmi senette borçlunun adresinin “Pulse Medical Clinic 60 Agmash Enebeli Tbilisi” olarak görüldüğü, bu durumda borçlunun bilinen yurt dışı adresi bulunmasına rağmen, daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmadan doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatması yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayacağı-
6100 sayılı HMK.'nun 297.maddesine aykırı olacak şekilde,hükmün fıkrasında çelişkili ifadelere yer verilerek,hem davanın kabulüne karar verilip hem de davacı taleplerinden sadece istirdat hakkında karar verilip,diğer taleplerle(kira sözleşmesinin iptali) ilgili bir hüküm kurulmayarak infazda da tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, asıl dava ve karşı davaya yönelik ayrı ayrı hüküm kurularak sonucuna göre vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerektiği-
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği- Kural olarak hakim ara kararından dönebilirse de, bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlı olduğundan, mahkemenin ister aynı oturumda, ister daha sonraki oturumlarda olsun, bundan dönerek eski hükümde direnemeyeceği-