İcra takiplerinde ilk sırada yer alabilmek için muvazaalı olarak rehin sözleşmesi yapıldığı gerekçesine dayanılmasının doğru olmadığı-
Tedbir talebinin red kararının hangi nedenlerle verildiği hususlarını açıklayan gerekçeli karar yazılması gerektiği-
Mahkemece dava “sözleşmeye dayalı olarak tapu iptali ve tescil olmazsa verilen bedelin tahsili davası" olarak nitelendirilmiş ve mahkemenin kabul ettiği davanın nitelendirmesi ve yazılı gerekçe karşısında davacının ıslah isteği ile ileri sürmüş bulunduğu tasarrufun iptali talebi bakımından yöntemine uygun bir hüküm kurulduğundan söz etme imkanı bulunmadığından; davacının ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü İİK. mad. 280/1 ve 3 uyarınca davalılar arasındaki tapudaki satış işleminin iptali talebi ile ilgili olarak taraf delillerini toplanarak karar verilmesi gerektiği-
Hükümde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Elinde ilanı olan bir alacaklının ilamlı icra takibi yapmak yerine ilamsız icra takibi yapmasının HMK mad. 29/1'de düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı- Alacağını ilama bağlayan bir kişinin, ilamlı takip yapmak yerine ilamsız takibi tercih etmek suretiyle borçlunun yapabileceği itiraz üzerine yeniden itirazın kaldırılması ya da iptali amacıyla mahkemeye başvurması, Devletin yargı organlarının gereksiz şekilde meşgul edilmesi anlamına da geleceğinden kabulü mümkün olmayacağı- Hükümde gerekçeli kararın yazıldığı tarihin yer almaması kanunun emredici hükmüne aykırılık teşkil edeceği-
Kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği ancak tarafların, uygulanacak faizi oranını, belirlerken 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorunda olduğu- Mahkemece, kanun yolları ve süresinin yazılmamış olması doğru olmadığı gibi, HMK'nın 154/3-b bendine aykırı olarak hükmün hangi tarafların varlığında ya da yokluğunda kurulduğunun duruşma tutanağında gösterilmemesinin de doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkini bozma sebebi olduğu-
Feragat ettikten sonra yeniden katılma yolu ile temyiz isteminde bulunulmasının mümkün olmadığı-Dava dilekçesi, 07.04.2010 tarihinde davalıya Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş ise de tebligat mazbaatında tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ile Tüzük'ün 28. maddesi uyarınca adreste bulunmama sebebi soruşturulmadığı gibi komşuya haber verilmemiş, bu kişilerin imzası alınmamış olduğundan, yapılan tebligatın usulsüz olduğu, davalı tarafın dilekçesinde, tebligatın usulsüz olduğu, tebligatın 15.06.2010 tarihinde öğrenildiği belirtilerek zamanaşımı def'inde bulunulmuş olduğundan, mahkemece, zamanaşımı def'inin süresinde yapıldığının kabulü gerekeceği- İş bedeli alacağının eserin teslimi anında muaccel olduğu, zamanaşımı süresinin de işin teslim edildiği anda başlayacağı ve kural olarak beş yıl olduğu-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davası-