İhtiyati haciz kararına dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe başlandığı, aynı gün bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz uygulandığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve ihtiyati haczin 10 günlük ödeme süresi sonu olan günün mesai saati bitiminde haczin kesin hacze dönüştüğü; alacaklı vekilinin satış isteyip, avans yatırdığı, icra müdürlüğünce eksiklikler giderildiğinde ve satış talebinin yenilenmesi halinde satış hususunun düşünülmesine şeklinde karar verildiği, alacaklı vekilince yeniden satış talebinde bulunulduğu, ikinci ihalede alıcı çıkmadığından İİK'nın 129/son maddesi hükmü uyarınca, satış talebinin düştüğü, alacaklı vekilince 3. kez, ve 4. kez satış istenildiği, taşınmazın satılmış olduğu anlaşılmakla, İcra Müdürlüğü'nce eksiklikler giderildiğinde ve satış talebinin yenilenmesi halinde satış hususunun düşünülmesine şeklinde karar verilmesi üzerine alacaklı vekilince yeniden satış talebinde bulunulduğunda, bu tarihinten itibaren 2 yıllık yeni bir satış isteme süresi işlemeye başlamayacağı- Mahkemece, şikayetçinin bu satış talebinin 2. ihalede alıcı çıkmaması sebebiyle İİK'nın 129/son maddesi uyarınca düştüğü, 3. satış talebinin ise, kesin haciz tarihinden itibaren başlayan İİK'nın 106. maddesindeki 2 yıllık satış isteme süresi içerisinde yapılmadığı ve buna göre şikayetçinin hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK'nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca sıra cetveline ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Şikayet olunan alacaklı tarafından bedeli paylaşıma konu taşınmazın haciz tarihinden itibaren iki yıllık kanuni süre içinde satış istendiği, satış avansının yatırıldığı ve satış talebi üzerine icra memurunun "satış şartlarının oluşmadığını" gerekçe göstererek satış talebini reddettiği görülmüş olup, süresi içerisinde alacaklının bir an evvel satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmak zorunda olduğu ve isteğini İcra Müdürlüğü'ne iletip avans yatırması ile geçerli bir satış talebinin doğmuş olacağı, bundan sonra satışın da aynı 2 yıllık süre içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden söz edilemeyeceği- Cüz’i de olsa satış avansının yatırılmış olmasının, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına geleceği- Yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir satış talebinin varlığından söz edilemeyeceği-İcra memurunun ret kararı, sadece satışın fiilen yapılamayacağına yönelik bir tesbitten ibaret olduğundan, yasal düzenlemeye uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığının kabulü gerektiği; İcra Müdürünün ret kararının ayrıca İcra Hakimliğince iptalinin talep ve dava edilmesine gerek dahi olmadan mahkemece re'sen nazara alınması gerektiği- Süresiz şikayet hakkına sahip olan şikayet olunanın, aleyhindeki bu karara karşı İİK'nın 16. maddesine göre süreli şikayet yoluna gitmemesi nedeniyle icra müdürünün kararını iptal ettirilmemiş olmasının, yasaya uygun olarak süresinde yapılan satış talebinin sağladığı hukuki sonuçları ortadan kaldırmayacağı- Alacağın esas ve miktarına yönelik sıra cetveline itiraz davalarının kabulü halinde, davanın taraflarının sırasının değiştirilmesine karar verilemeyeceğinden, mahkemece sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanmasının tahsisine, artan kısmın davalıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerektiği-
Dava açma ve takip etme ehliyeti bulunmayan kişi tarafından açılan davada mahkemece dava esasa girilmeden vekalet ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddedilmesi gerektiği, ancak,böyle durumlarda dava hemen reddedilmeyip davaya vekalet ehliyeti olmayan kişi tarafından adına dava açılmış olan davacıya bu davaya icazet verip vermeyeceğinin bildirilmesi için uygun bir süre verilmesi gerektiği-
Yargılama giderlerinin hangi masraflara ilişkin olduğu, tutarları ve toplamı hükümde gösterilmediği, bu durumda hüküm, yargılama giderlerine ilişkin olarak HMK.nun 297.maddesinde açıklandığı gibi açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde düzenlenmediğinden, hükmün davacı yararına yargılama giderlerine ilişkin olarak bozulması gerektiği-
Davacı vekili tarafından itirazın kaldırılması ve tahliye talep edildiği halde yalnız tahliye isteminin reddine karar vermek suretiyle çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Mahkemece, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK'nun 388 ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 297.maddesi gereğince kararda(hüküm), tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yazılması gerekirken taraflarca dosyaya sunulan iki ayrı sözleşmeden hangisinin hükme esas alındığı,davalı ödemelerinin davacı alacağından mahsup edilip edilmediği vs. gibi hususları kapsamayacak şekilde müphem,yargıtay denetimine elverişli olmayan bir karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin karar niteliği taşımayan derkenar nottan sonra teminat yatırılmadığı gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddi kararının doğru olmadığı, mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun bir ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Mahkemenin gerekçe kısmında davacının ve davalıların kusurlarının sonuçları yönünden herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı gibi, hüküm kısmında da açıklayıcı bir ifade bulunmadığı, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin yazılı şekilde reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Mahkemece toplam 130.000 TL bedelli bonolar hakkında herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Somut olayda asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı bu hali ile verilen kararın HMK.nun 297/2. (HUMK.nun 388/son) maddesine uygun olmadığı-