Mahkeme gerekçesinde ''...davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı..'' denilmiş olmasına rağmen, kararın hüküm kısmında ''takibin 16.366-TL asıl alacak, 4.188,19-TL işlemiş faiz alacağı olarak devamına'' şeklinde hüküm tesis edilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu halin 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesine aykırılık oluşturduğu-
Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak olmadığı- Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK'nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturacağı-
Alt işverenin, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorunda olduğu, bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, asıl işverenin alt işveren işçilerinin ödenmeyen veya eksik ödenen sigorta primlerinden sorumlu olacağı ancak, somut olayda asıl işveren – alt işveren ilişkisinin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadığından, davacının sorumlu tutulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Davalı-davacı kadının eşini sosyal ortamlardan uzak tuttuğu ve eşinin akrabalarına saygı göstermediğinin kanıtlanamadığı ancak eşine hakaret ettiği; davacı-davalı erkeğin de, kadını ve çocukları bırakarak evden gittiği, ortak çocukları ve eşiyle ilgilenmediği, başka bir kadınla güven sarsıcı davranışta bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği - Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği ancak mahkemece; bilirkişi tarafından belirlenen toplam bedellerine hükmedilen ziynetlerin, nitelikleri ve ayrı ayrı değerleri hükümde gösterilmediği –
İtirazın kaldırılması ile ilgili kısa karara ilişkin duruşma tutanağının HMK. mad. 297 unsurlarını taşımadığı ve dolayısıyla itirazın kaldırılmasına dair ilam niteliğinde sayılamayacağı- Kısa karara dayalı haciz talebine binaen yapılan hacizlerin kaldırılmasına ve itirazın kaldırılmasında hükmedilen alacaklara dayalı olarak yapılan kapak hesabına dair şikayetlerin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hüküm olduğundan bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiği-
Kısa kararda, el atmanın önlenmesi talebine ilişkin olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmayıp; gerekçeli kararda, "Sehven kısa kararda ecrimisile hükmedilmesine rağmen Müdahalenin menine ilişkin kabul kararına yer verilmemiştir." denilmek suretiyle, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceğinden, somut olayda anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle infaz kabiliyetinin bulunmadığı -