Kıdem tazminatı ile izin ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Somut uyuşmazlıkta davacının iddiası, davalının savunması üzerinde durulmadığı, delillerle maddi olayın saptanmadığı, kısaca kararın gerekçesiz yazıldığı, bilirkişi raporuna atfın kararın gerekçeli olduğunu göstermeyeceği, gerekçesiz karar yazılmasının, adil yargılanma hakkının ihlali olduğu-
Asıl alacak açısından 490,00 TL üzerinden, işlemiş faiz yönünden ise 67.311,91 TL'ye yönelik itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken itiraz edilmeyen ve dolayısı ile dava konusu olmayan 47.310,00 TL'nin de hesaba katılarak HMK'nın 297. maddesine aykırı ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması ve buna göre de itiraz edilmeyen bölümle ilgili olarak davalının yargılama gideri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun ödeme emri tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti konusunda inceleme yapılıp tebligatların usulsüzlüğü hakkında, HMK. mad. 297 uyarınca bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK. mad. 168 uyarınca imzaya itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kiracı tarafından kiralayan aleyhine açılan kiralanana haksız el koyma nedeniyle uğranılan zararlardan oluşan alacağın tahsili istemine ilişkin olarak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK. 249 uyarınca, kiralayan kiralananı sözleşme sonuna kadar kullanmaya hazır bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğundan, kiracının, kusursuz olduğunu kanıtlayamayan kiraya veren davalıdan kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebileceği ve iki taraflı sözleşmelerin karşı tarafça haksız olarak feshedildiği hallerde 818 s. BK. mad. 106 ve 108 gereğince kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen BK.'nun 325. maddesi hükmünde gösterilen kesinti yönteminin uygulanması gerektiği- Bu yönteme göre kâr kaybının, sözleşme ifa ile bitse idi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden yapması gereken bilcümle zorunlu harcama kalemleri ile sözleşme süresinden evvel feshedildiğinden süresinden evvel fesih nedeniyle sağladığı yani tasarruf ettiği haklar ve yine bu süre içerisinde başka işten sağlayacağı veya kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç miktarları toplamı indirilerek bulunacağı- Kâr kaybı zararı hesaplanırken davacının davalıya ödemesi gereken kira paralarının da davacının yapması zorunlu giderleri içinde olduğu- Kar mahrumiyetine ilişkin ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatı hesap edilirken hizmet süresinin ve ücretinin geçersiz sayılan ilk fesih tarihine göre belirlenmesi gerekirken boşta geçen süre eklenerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğu- Mahkemece hüküm fıkrasında kıdem tazminatına uygulanan faizin fesih tarihinden itibaren yürütüleceği belirtilmesine rağmen geçersizliğine karar verilen fesih tarihi açıkça belirtilmeyerek kararın infazında tereddütte neden olunduğu gibi, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret alacağı talebi reddedilmesine rağmen hüküm fıkrasında reddine dair hüküm kurulmamasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu, bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekeceği, mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle "aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Her ne kadar takip alacaklısı şirketin takip tarihi itibariyle taraf ehliyeti bulunmasa da, borçlunun icra mahkemesine yaptığı şikayet üzerine yapılan yargılama sırasında, ticaret sicilden terkin edilen alacaklı şirketin, ihyasına karar verildiği ve kararın yargılama sırasında kesinleştiği görüldüğünden HMK. mad.115/2 'ye göre süre verilmeden, yargılama sırasında takip alacaklısının mahkeme kararı ile yeniden ihyasına karar verildiği gözetilerek, borçlunun, alacaklının takipte taraf ehliyeti bulunmadığı yönündeki şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği- HMK. mad. 297 gereğince borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayetinin esası incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu-