Faturanın İİK.'nun 68/1. maddesinde yer alan ve mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı- Borçlu, işlemiş faiz ve faiz oranına itirazda bulunup alacaklı da bu yöndeki itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğuna göre, anılan talep konusunda da bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekeceği-
Tazminat davası-
Davacının davalı borçlu hakkında tahliye istemli icra takibi başlattığı, itiraz üzerine tahliye isteminde bulunmadığı, yalnızca itirazın kaldırılması talebinde bulunduğu, mahkemece, HMK'nun 297.maddesine aykırı olacak şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye düşülerek ve infazda tereddüte neden olacak surette hükmün gerekçesinde tahliyeye ilişkin karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu ile davalının akrabalık durumu ispatlanmamış ise de, anılan davacının taşınmazı borcuna mahsuben aldığı bu hali ile İİK’nun 279/2 maddesine göre mutad ödeme araçları dışında yapılan ödemelerin iptali gerekeceği- Gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davanın tümden kabulü gibi hüküm kurulup, yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken sadece bir davalıdan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz oduğu-
Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine ilişkin hüküm gerekçesinin, tek taraflı trafik kazalarında sürücünün ölümü halinde geçerli olduğu- Mahkemece tarafların kusuru hususunda alanında uzman bir bilirkişiden, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre maddi ve manevi tazminatın değerlendirilmesi gerektiği- Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesinin tazminatın doğru tespiti açısında önemli olduğu- Davacının maruz kaldığı destekten yoksun kalma zararının belirlenebilmesi için, desteğin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerektiği-  Mahkemece desteğe ait tüm işyeri kayıtları ile vergi kayıtları ilgili kurumlardan getirtilerek desteğin kendi işyerinde fiili emeği ile elde edebileceği net gelir tespit edilmek suretiyle hukukçu bilirkişiden aldırılacak ek raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Bilirkişi raporunda sağ kalan davacı eşin evlenme ihtimalinin, kaza (ölüm) tarihi yerine, rapor tarihine göre belirlenmesinin hatalı olduğu- Sağ kalan eşin olay tarihindeki yaşı, çocuk sayısı, sosyal yaşantısı ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak evlenme ihtimali belirlenmesi gerektiğinden, davacı eşin AYİM tablosuna göre kaza (ölüm) tarihindeki evlenme ihtimali değerlendirilmek suretiyle tazminatın hesaplanması için aynı bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, bu yön gözetilerek davalılar hakkında usulüne uygun hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile belediye arasındaki itirazın iptaline ilişkin uyuşmazlığın, yüksek dereceli Asliye Hukuk Hakimi tarafından mecburi hakem sıfatı ile çözümlenmesi gerekeceği-
Ne yerel mahkemece gerekçeli kararda ve ne de dayanılan bilirkişi raporunda, davacının hesabından izinsiz olarak davalı banka tarafından para alındığı iddiasıyla ilgili bir hususa rastlanılmadığı, yerel mahkemece HMK.'nun 297. maddesi doğrultusunda, davacı tarafın ıslah dilekçesinde dile getirdiği hususlarda, gerektiğinde banka kayıtları üzerinde inceleme ve araştırma da yapılarak davacı tarafın tüm taleplerini kapsayacak ve bu hususta gerekçe de içerecek şekilde hüküm oluşturulması gerekeceği-
Dava dilekçesinin sonuç kısmında talep edilen her bir işçilik alacağının belirsiz alacak davası olduğu durumunun açık bir şekilde belirtildiği durumda, davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmesi gerekirken kısmi dava olarak kabulünün doğru olmadığı-