Davalı kooperatifin sınırları içerisindeki dükkanın ne sebeple davacı adına tescil edildiği araştırılarak üyeliğine bağlı olarak ferdileştirildiği ve davacı adına tescil edildiğinin tespiti durumunda davacının üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesinin bulunduğu kabul edilemeyeceği- Dava "Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla" açıldığından gerekçeli karar başlığında bu hususun belirtilmesi gerektiği-
Talep, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından, anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi'nin görevli bulunmadığı- Uyuşmazlığın, davalının parayı davacıya iade edip etmediği noktasında toplandığı, mahkemece, hüküm fıkrasında "fazlaya ilişkin talebin reddine" şeklinde karar verilmiş ise de gerekçe kısmında ilgili talep hakkında bir değerlendirme bulunmamakta, talebin hangi gerekçe ile reddedildiği anlaşılmadığından, bu durumun HMK 297/1-c maddesine aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de kurulan hüküm gerekçe içermediği gibi, hukuki değerlendirmenin de hatalı yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece davanın İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu kabul edilerek öncelikle dava koşulları yönünden inceleme yapılması, dava koşullarının varlığı halinde de dava konusu tasarrufun İİK'nun 278,279,280 maddeler gereğince, 13.5.2008 tarihli tasarrufun da İİK'nun 280.madde gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK. mad. 150/b uyarınca kiracının, kendisine tebligat yapılmadan önce kira bedelini mal sahibine (borçluya) ödediğini bildirmesi üzerine ortaya çıkan uyuşmazlığın icra mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği- Mahkemece, HMK. mad. 297 gereğince, şikayetçi 3. kişinin ödeme iddiası yönündeki taleplerinin, TMK. 863/3 koşulları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği; ödeme iddiası hiç değerlendirilmeden hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece borçlunun " 6009 sayılı Yasa'nın 25. maddesi ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na eklenen Geçici 3. madde uyarınca takibe dayanak ilamdaki borcun terkin edildiği" yönündeki iddiası hakkında bir değerlendirme yapılmamasının isabetsiz olduğu-
Boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileriyle evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine infazda tereddüde yol açmayacak biçimde yer verilmesinin zorunlu olduğu-
Davacılardan biri hakkında olumlu ya da olumsuz her hangi bir hüküm kurulmamasının kanuna aykırı olduğu-
Dava dilekçesindeki parsel yönünden el atmanın önlenmesi istenildiği, bu nedenle adı geçen parsele ilişkin el atmanın önlenmesi isteği bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, eldeki davada 30.000 TL.nin ödetilmesini istediği, mahkemece, gerekçede asıl dava açısından 16.800 TL. Ücret ve 1.500 TL. masraf olmak üzere toplam 18.300 TL.nin düşülmesinden sonra bakiye 20.700 TL.nin iadesi gerektiği açıklanmış ancak hükümde 24.500 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olmakla, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış bulunduğundan, hükmün bozulması gerekeceği-
Temyize konu dava dosyasında mahkemece oluşturulmuş herhangi bir gerekçe bulunmadığından, ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre mahkemece yapılacak işin; özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nin 297. (Mülga HUMK.nin 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-