Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanmadığı; diğer bir anlatımla, ilamda belirtilen nedenlerden davanın kabul sebebi anlaşılamadığından, hükmün gerekçesiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
8. HD. 07.02.2017 T. E: 2015/71, K: 1257-
Boşanma davasında, mahkemece, taraflara kusur olarak yüklenen somut vakıalar belirtilmeksizin gerekçeli kararında, davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda öncelikle "tam kusurlu" olduğu belirtilmiş ve fakat daha sonra kadının facebook kayıtlarına göre "daha kusurlu olduğu kabul edilerek, gerekçede kendi içinde çelişki yaratılmasının isabetsiz olduğu-
Borçluların şikayet talepleri hakkında ne karar verildiği, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların nelerden ibaret olduğu şüpheden uzak, açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken, "şikayetin kabulüne" şeklinde hüküm kurulması ile yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafça, dava dilekçesi ile takibe konu senet dışında, takibe konu edilmeyen ve davalı tarafın elinde bulunduğu belirtilen diğer iki senedin de bedelsiz kaldığı, bu senetlerden dolayı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, mahkemece, sadece takip konusu senedin bedelsiz kaldığının ve bu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilip, diğer iki senet yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Davada birden fazla davalı olduğundan hükümdeki “davalıdan”sözcüğü ile kimin kastedildiğinin belli olmadığı, bu hali ile hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, oysa HUMK’nun 388 (HMK 297) maddesi uyarınca hükümde taraflara yüklenen hak ve borçların açık ve tereddüt yaratmayacak şekilde belirtilmesi gerekeceği-
Gerekçeli kararda şikayetin reddi veya kabulü yönünde bir hüküm kurulmadığından, mahkeme kararının açık ve infaza elverişli olmadığı-