Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde tarafların müterafik kusurlu oldukları belirtilmesine rağmen davalı bankanın tam kusurlu olduğu şeklinde mahkemece alınan bilirkişi raporunda tespit edilen davacının tüm alacak miktarının davalı bankadan tahsiline karar verildiği, buna göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında gerekçe ile hüküm çelişkisinin bulunması usul ve yasaya aykırı görülmekle 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi ve devamı maddelerine göre hükmün bozulması gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince asıl dava yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararına atıf yapılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, asıl dava hakkında kaldırılan İlk Derece Mahkemesi kararındaki hükümle yetinildiği, hükmün muğlak bırakıldığı, hükmün bu hali ile infaza uygun olmadığı-
Hangi davacının sorumlu olduğu açıklanmadan "davacıdan" denilerek, taraf yerine, vekiller lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususların gözden kaçırılması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
İcra Müdürlüğü tarafından oluşturulan icra emrinde ise takip talebinde yazılı miktarlardan bahsedilmeyip takip talebinde olmayan ............... TL alacağın belirtildiği anlaşılmakla icra emrinin  bu  hali  ile  asıl  alacak,  işlemiş faiz  ve  toplam  alacak  miktarları bakımından takip talebine uygun olmadığının, ayrıca takip talebinde ve icra emrinde, yapılan tahsilâtların hangi alacaktan ne şekilde mahsup edildiğinin belirtilmediğinin, öte yandan, alacaklının da ifade ettiği üzere, yapılan mahsup noktasında da netliğin bulunmadığının ve icra emrinde hangi aylara ilişkin, hangi tarihler arasında ne miktarda nafaka alacağı talebinde bulunulduğunun kesin ve açıkça ortaya konulmadığının görüldüğü, dolayısıyla bu belirsizliklerin tek başına icra emrinin iptali suretiyle düzeltilemeyeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesine şikayet yoluyla başvuran altı davacı/borçlu olup, gerekçeli karar başlığında şikayetçi borçlu .......... Ltd. Şti'ne yer verilmediği gibi hüküm kısmında da hangi "davacı borçlular" yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiğinin açık olmadığının, istinaf incelemesi sonucunda da Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının araç haczi talebinin borçlu ................ Ltd. Şti. yönünden zamanaşımını keseceğinin değerlendirildiğinin görüldüğü, İlk Derece Mahkemesinin hükmünün, bu açılardan HMK'nın 297/2. maddesinde belirtildiği üzere açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmayıp, infazda tereddüde yol açacağı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararının sair temyiz itirazlarının incelenmeksizin bozulması gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davalar hakkında HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ............. E. sayılı birleşen dosya hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında direnme kararına esas gerekçeli kararın hüküm kısmı usulüne uygun olmasına rağmen, direnmeye esas kısa kararda mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamasının hatalı olduğu-
İtiraz Hakem Heyetince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda yeniden hüküm kurulmadığından tazminat miktarı hakkında infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeni bir hüküm kurularak karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, kararda asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı belirtilmesi, asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ilgili Yasa hükmüne aykırı olarak tek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İtiraz Hakem Heyetince bozmaya uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek infaza elverişli bir karar verilmesi gerektiği- İtiraz Hakem Heyetince, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğinden denetlenebilir ve infaz edilebilir bir şekilde, asıl talep ve feriler dahil olacak şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği-