Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu'na göre esnaf sayılmasının, TTK. yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmeyeceği, Ticaret Siciline ya da Oda'ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamanın da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda mahkemece, davalının tacir olup olmadığı araştırılarak 6098 sayılı TBK.nın 88 ve 120/1-2 maddeleri gereğince talep edilebilecek faiz üzerinde durulmadan ve 14.8.2014 tarihli ödeme konusunda davacının beyanı alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı iddiasında, davalı kooperatifin hesaplarında haciz olduğunu ileri sürerek parayı dava dışı kooperatif adına yatırdığını beyan ettiğinden, dava dışı kooperatif ile davalı kooperatifin defter kayıt ve belgeleri ile banka hesap kayıtları incelenerek, iki kooperatif arasında hukuki ilişki bulunup bulunmadığının tespiti ile davacının bankadan çektiği paranın dava dışı kooperatif hesabına yatırıldığına dair işlem dekontunun istenmesi ile araştırma yapılarak, iki kooperatif arasında alacak-borç ilişkisi olup olmadığı üzerinde durularak varsa muhasebeleştirmenin yapılıp yapılmadığı da araştırılarak, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda TBK.nun 120.maddesindeki sınırlama dikkate alınmadan faiz hesaplaması yapıldığı, bu nedenle mahkemece TBK 120/2 m. gereğince getirilen faiz sınırlaması nazara alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca yalnızca asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde asıl alacak ile gecikme faizi toplamına faiz yürütülmesi şeklinde karar verilmesinin de doğru olmadığı-
Menfi tespit istemine ilişkin davada, bilirkişiden dört adet makbuz tutarı düşülmeksizin hesaplanan asıl alacak tutarının davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek sadece işlemiş faiz tutarı yönünden bozma ilamı doğrultusunda davacının borcu ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının davalının tacir olup olmadığının tespitinden sonra değerlendirilmesi gerekeceği-
Kendisini bir vekille temsil ettiren davacı tarafın karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiği-
Asıl alacağa yürütülecek faiz konusunda alacaklıya halef olma konusunu düzenleyen BK'nın 127 değil, TBK'nın 120. maddesindeki sınırlamaların esas alınması gerektiği- İcra inkâr tazminatına sadece asıl alacak üzerinden hükmedilmesi gerekirken, işlemiş faiz alacağı da katılarak toplam alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davalı İ. S.'in, alacağını temlik eden banka ile davalı asıl borçlu E.T. Ltd. Şti arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu , aynı zamanda taşınmazını banka lehine ipotek ettiği, ipoteğin asıl borçlu şirketin bankaya olan borçlarının teminatı olarak tesis edildiği, davalı İ. S.'in kefaletinin teminatı olmadığı anlaşıldığından davalı İ. S. hakkında ilamsız icra takibi başlatılmasının İİK'nun 45.maddesine aykırılık teşkil etmediği dikkate alınarak davalı kefilin sorumlu olduğu borç miktarı tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
5464 s. Yasa kapsamında düzenlenmiş olan kredi kartı borcundan kaynaklanan itirazın iptali davaında, anılan yasanın 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğundan, 6098 sayılı TBK.nun 88-120 maddesi hükümlerine göre yazılı hüküm kurulamayacağı-