Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı sıfatının Maliye Hazinesi'ne ait olduğunun, diğer davalı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Baş Müdürlüğü yönünden ise temsilcide yanılma halinin var olduğunun anlaşıldığı, davalı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Baş Müdürlüğü yönünden temsilcide yanılma bulunduğuna göre, hakkında açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği- Davacının talebinin dayanağı haksız fiil olup hesaplanan tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken salt davacının sıfatı nedeniyle ticari iş olmayan ya da tacirler arası haksız fiilden kaynaklanmayan somut davada, belirlenen davacı zararının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
İhale konusu edilen ipotekli taşınmazı takipten evvel satın alan kişinin asıl borçlu yanında borçlu olarak gösterilmeden takip yapıldığının, satışa hazırlık aşamasında alacaklının, yeni malikin adres bilgilerinin tespiti ile satış işlemlerinin yapıldığı talimat dosyasına gönderilmesi talebi üzerine talimat dosyasından yeni malike satış ilanı tebliğ edildiğinin, adı geçen malik takibe dahil edilmeden sadece satış ilanı tebliği yapılarak, satışın yapıldığının görüldüğü, ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğundan bu hususun, mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gerekeceği, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye satış ilanı tebliğ edilmesinin, usulsüz olan icra takibini usulüne uygun hale getirmeyeceği-
Davalı Adalet Bakanlığı yönünden temsilcide yanılma bulunduğuna göre, hakkında açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Davanın Maliye Hazinesi'ne yöneltilmesi gerekirken, Başbakanlık Gümrükler Müsteşarlığına yöneltilmiş olmasının temsilcide yanılma olarak kabul edilmesi gerektiği, mahkemece öncelikle davacıya süre verilerek dava dilekçesinin Maliye Hazinesi'ne tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Gerekçeye bakılmaksızın dahi; yasa koyucunun daha ağır usul hatası olan tarafın yanlış gösterilmesinde kabul edilebileceğini belirttiği iradi taraf değişikliğinin, diğerine göre daha hafif usul hatası içeren temsilde yanılma halinde de yapılabileceğinin kabulü gerekeceği, bu nedenle HMK'nun 124. maddesinin temsilcide yanılma suretiyle tarafın hatalı gösterilmesi halinde de uygulanabileceği, somut olay değerlendirildiğinde; davanın Maliye Hazinesi'ne yöneltilmesi gerekirken, Adalet Bakanlığı'na yöneltilmiş olmasının temsilcide yanılma olarak kabul edilmesi gerekeceği, bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle davacıya süre verilerek dava dilekçesinin Maliye Hazinesi'ne tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması gerekeceği-
İİK'nun 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada davalının vefat ettiği tarih ile dava tarihi arasındaki zaman dilimi gözetildiğinde, davacı tarafından, davalının ölmüş olduğunun bilinmemesinin mazur görülebilir bir maddi hatadan kaynaklandığı (HMK. 124/4) kabul edilerek, davacıya, davalının mirasçılarını davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre davaya bakılması gerektiği-
Davacı mirasçıları tarafından sunulan mirasçılık belgesi incelendiğinde müteveffanın bu kişiler dışında başka mirasçılarının bulunmadığı anlaşıldığı gibi temyiz dilekçesinde isimleri yer alan şahısların eldeki davada taraf olduklarına dair dosyada herhangi bir bilgi de yer almadığından, davada taraf sıfatı bulunmayan adı geçen şahıslar adına verilen temyiz dilekçesinin reddi gerekeceği- Davacının gerçek amacının kayıt maliki olan Hazine aleyhine dava açmak iken, davaya konu taşınmaz üzerinde adliye lojmanları bulunması nedeniyle temsilciyi Adalet Bakanlığı zannederek temsilcide hata yaptığının oldukça belirgin olduğu, sonuç itibariyle mahkemece yapılacak işin; davanın temsilcide yanılgı nedeniyle Adalet Bakanlığına yöneltildiğinin kabulü ile Hazineye davetiye tebliğ edilerek davaya katılma ve kendisini savunma olanağı verilmesinden sonra yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir karar vermekten ibaret olması gerekeceği-
Davacının gerçek amacının kayıt maliki olan Hazine aleyhine dava açmak iken, davaya konu taşınmaz üzerinde hastane binası bulunması nedeniyle temsilciyi Sağlık Bakanlığı zannederek temsilcide hata yaptığının kabulü gerekeceği, mahkemece yapılacak işin; davanın temsilcide yanılgı nedeniyle Sağlık Bakanlığına yöneltildiğinin kabulü ile Hazine'ye davetiye tebliğ edilerek davaya katılma ve kendisini savunma olanağı verilmesinden sonra yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir karar vermekten ibaret olması gerekeceği-
Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasında husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği, davacı Orman Yönetimine husumeti yönelterek dava açmış ve yargılama sırasında Hazine davaya dahil edilmişse de, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatı kazanılamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece res'en dikkate alınması gerektiği gözetilmeden hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan Hazine aleyhindeki davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 1007 uyarınca, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu, davada hazine yerine tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve Hazinenin vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gerektiği- Temsilcideki yanılmanın sonradan düzeltebilir nitelikte olduğu ve temsilcide yanılmanın hukukî yaptırımının, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmayacağı- Temsilcide yanılma halinin mahkemece re'sen gözetileceği ve davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olmasının hukuka aykırı olacağı-