Garanti sözleşmesinde kefalette olduğu gibi limit gösterme zorunluluğu bulunmamakta ise de, belirsizliğin garantisi olamayacağından, sözleşme düzenlenirken garanti eden kişinin, garanti ettiği edimin ne olduğunu bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerektiği, aksi halde sorumluluğunun bulunmayacağı–
Türkiye’de ikametgâhı olmayan davacının ikametgâhının bulunduğu yabancı devlet ile Türkiye arasında ikametgâh bakımından teminattan muafiyet hakkında bir anlaşma (sözleşme) varsa, o yabancı devlet sınırları içinde ikametgâhı bulunan (Türkiye’de ikametgâhı olmayan) davacının, Türkiye’de dava açarken teminat göstermekle yükümlü olmayacağı, yani teminattan muaf olacağı-
Takip tarihinden önceki dönem için «işlemiş faiz» talep edilebilmesi için, borçlunun -BK. 101’e (şimdi; TBK. mad. 117) göre- temerrüde düşürülmesi gerekeceği, aksi taktirde alacaklının takip tarihinden itibaren gecikme (temerrüt faizi) isteyebileceği–
Faturanın altının imzalanmış olmasının -o yörede, bu konuda yerleşik ticari örf ve teamül olması koşuluyla- faturanın kapatıldığını ve bedelinin alındığını, buna karşın üstünün imzalamış olmasının faturanın açık bırakıldığı ve bedelinin ödenmemiş olduğunu göstereceği–
Maddi yanılgıya dayanan ya da görev konusuyla hakdüşümü süresi gözetilmeksizin oluşturulan bozma kararlarına uyulması gibi çok istisnai olaylar dışında bozmaya uyulduktan sonra gereklerinin yerine getirilmesi gerekeceği–
BK. 487/I uyarınca alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri paraya çevirmeden önce müteselsil kefil hakkında takipte bulunabileceği– (Not: TBK. mad. 586 gereğince, alacaklının doğrudan müteselsil kefile başvurması için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.)
Bankanın hesabın kat edildiğine ve asıl alacağın o zamana kadar işlemiş akdi faiziyle birlikte hesaplandığı miktarın ödenmesi gerektiğine ilişkin ihtarnamesi borçluya tebliğ edilemediğine, sözleşmede temerrüt için ihtarın aranmadığına ilişkin özel bir hüküm de bulunmadığına göre borçlu temerrüde düşmüş kabul edilemeyeceğinden alacaklının isteyebileceği faizin elbette temerrüt faizi olmayacağı, kat tarihinden takip tarihine kadar ayakta olan sözleşmede tarafların kararlaştırdığı faizin uygulanacağı-
Mahkemece, takip tarihleri itibarıyla davacı bankanın alacaklı olduğu miktarın uzman bilirkişi aracılığıyla banka defterleri ile dayanağı kayıt ve belgeler üzerinde yaptırılacak inceleme ile belirlenmesi, yapıldığı savunulan ve davacının kabulünde olan ödemenin hangi tarihte yapıldığı ve bu tarihe kadar bankanın talepte haklı olduğu faiz miktarının saptanması, BK.’ nun 84. maddesi uyarınca alacaklının yapılan tediyeyi öncelikle faiz alacağına mahsup edebileceğinin göz önünde tutulması, bu belirlemeler çerçevesinde bilirkişiden Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde ayrıntılı rapor alınması ödenen ve itiraz edilmeyen meblağlar gözetilerek icra takibinin hangi miktar üzerinden devamına karar verilmesinin gerektiğinin düşünülmesi ve varılacak sonuca göre karar oluşturulması gerekirken, bu hususlar düşünülmeden yetersiz araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-