Alacaklının icra takibinde kötüniyetli olduğu iddia ve kanıtlanmadıkça, itirazın iptali davası sonucunda, alacaklı aleyhine «kötüniyet tazminatı»na hükmedilemeyeceği–
Davacının uğradığı zararın ticari işletmesi ile ilgili olması ve zarar verici eylemi yapan davalının da tacir sıfatını taşıması halinde tacirler arasında haksız eylem sonucu uğranılan zararın reeskont faizi ile talep edilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı–
"İtirazın iptâli davası" devam ederken, davalı-borçlunun iflâsına karar verilmesi halinde; mahkemece "dava konusu alacağın iflâs masasına kesin olarak kayıt ve kabulünün yapılmış olduğu"nun saptanması halinde ‘konusu kalmayan davanın reddine’, "dava konusu alacağın masaya kayıt ve kabul talebinin reddedilmiş olduğu"nun saptanması halinde ise ‘husumetin iflâs idaresine yöneltilmesi sağlanarak, açılmış olan davaya «alacağın masaya kayıt ve kabulü davası» olarak devam edilmesi gerekeceği- Ayrıca, iflâs kararı ile, itirazın iptâli davasının dayandığı takip -İİK. 193 uyarınca- düşmüş olduğundan, ortada geçerli bir takip bulunmadığından, dava sonunda davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği ve davaya "itirazın iptâli davası" olarak devam edilemeyeceği–
Çeke dayalı icra takibinin semeresiz kalması halinde tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla temel ilişkiye dayalı olarak icra takibi yapılabileceği–