Yönetim kurulu olarak görevlendirilen yöneticilerden herhangi birisinin tanzim ettiği veya ettirdiği işlemlere yazdırdığı “Yönetim Kurulu adına” yahut “Yönetim Kurulunu Temsilen” gibi ibarelerin onun sadece yönetici olduğunu belirtmekten başka bir anlam ifade etmeyeceği, zira gerek kat malikleri kurulunun ve gerekse üç kişiden müteşekkil yönetici gurubunu ifade eden yönetim kurulunun, tüzel kişiliğinin bulunmayacağı, açıklanan hususlar göz önüne alındığında usulüne uygun tarzda yönetici seçilmiş bulunan kimselerden herhangi birinin kat malikleri kurulu kararlarını uygularken veya vekil tutmak, dava açmak, icra takibi yapmak gibi yasanın ve mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirirken her türlü işleme tek başına imza koymak hak ve yetkisine sahip olduğunun kabulü gerekeceği-
Banka kredi sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda alacaklının kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilip usulunce tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem içinde Türk Ticaret Kanununun 8. maddesi ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanacak faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini talep etmesinin mümkün olduğu, talep edilecek olan bu faizin “Akdi faiz” olarak nitelendirileceği, hesabın kat edilip, bu hususun usulüne uygun bir şekilde borçluya bildirilmesinden sonra ise temerrüt faizinin işlemeye başlayacağı, mercice, hesabın katı, tarihi itibariyle bulunan ve muaccel olan borcun ödenmesi için yapılan ihbar tarihine kadar olan süreye hiçbir faiz uygulanmayarak akdi faizin hesaplanmaması, o dönem yönünden kredi borcunun faizsiz olduğunu gösterir ki, bunun da sözleşme hükümlerine göre mümkün olmayacağı-
Kiralananı kira süresi dolmadan tahliye eden davalı kiracının kira dönemi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu ancak kiralayanın da bu sürede kiralananı tekrar kiraya vermek için gerekli çabayı göstermek ve zararın artmasını engellemekle yükümlü olduğu–
Borçlunun «itiraz sebepleri ile bağlı olduğu» kuralının sadece «itirazın kaldırılması» talebinin incelendiği icra mahkemesinde (tetkik merciinde) uygulanacağı, mahkemede görülen «itirazın iptali» davalarında borçlunun daha önce bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini ileri sürebileceği–
Davalı borçlunun, «borcunu ödemesi» konusunda alacaklının gönderdiği «ihtarname»nin kendisine tebliği ile ve «ihtarnamede verilen sürenin eklenmesi suretiyle belirlenecek tarihte» temerrüde düşmüş sayılacağı, temerrüt faizinin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı–
Faturanın tebliği ile alacak muaccel hale gelirse de, temerrüt için BK. 101 (şimdi; TBK. mad. 117) uyarınca borçluya ihtarname gönderilmesi gerektiğinden, icra takibinden önce borçluya ihtarname gönderilmemişse, borçlunun takip tarihi itibariyle temerrüde düşeceği ve bu tarihten önceki dönem için «işlemiş faiz» istenemeyeceği–
Alacaklının icra takibinde kötüniyetli olduğu iddia ve kanıtlanmadıkça, itirazın iptali davası sonucunda, alacaklı aleyhine «kötüniyet tazminatı»na hükmedilemeyeceği–