Dava dilekçesinde hem «alacak» hem de «itirazın iptali» istenmiş olması halinde, mahkemece, davacıya açtığı davanın «alacak davası» mı «itirazın iptali davası» mı olduğu hususunun açıklattırılması gerekeceği, her iki istek hakkında yani «hem alacağın tahsiline, hem de itirazın iptaline» karar verilemeyeceği–
İtirazın iptali davasının; itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılmaması halinde “alacak davası” olarak görülmesi gerektiği-
BK. 484 uyarınca kefaletin geçerliliğinin «yazılı olmasına» ve «kefilin sorumlu olduğu miktarın sözleşmede açıkça gösterilmiş olması»na bağlı olduğu– (Not: Yeni TBK. mad. 583'e göre; kefalet sözleşmesinin geçerliliği; sözleşmenin (kefilin kendi el yazısı ile) yazılı şekilde yapılmasına, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın ve kefalet tarihinin sözleşmede belirtilmiş olmasına bağlanmış olup, TBK. mad 584'de de, kefalet için 'eşin rızası'na ilişkin koşullar düzenlenmiştir.)
Alacaklı, icra takibinden önce, borçluya «borcunu ödemesi» konusunda ihtarname göndererek temerrüde düşürmüş olmadıkça, borçlunun takip tarihinden itibaren temerrüde düşmüş olacağı (ve takip tarihinden itibaren temerrüt faizi ödemek zorunda kalacağı)–
Kredi kartları borçları, B.K.nun 101/2 (yeni TBK.’nun) maddesinde öngörülen “miktarı önceden belli olan kesin vadeli borç” niteliğinde değildir. Bu nedenle kredi kartı borçlarında temerrüt tarihi bakımından, anılan maddenin uygulanması mümkün değildir. Kredi kartının bu özelliği nedeni ile borçlunun temerrüdünün, banka tarafından akdi ilişkinin sona erdirilip hesap kat edildikten sonra, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmiş ise, bu sürenin bitiminden itibaren oluşacağı-
İsbat yükü kendisine düşmediği halde, isbatın kendisine ait olduğunu sanarak karşı tarafa yemin teklifinde bulunanın bu teklifinin bağlayıcı bir sonuç doğurmayacağı- (İsbat yükü kendisine düşmeyen tarafa verdirilen yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı)–
Dava, davalı banka çalışanlarının yasa yönetmelik ve genelgelerin kendilerine yükledikleri araştırma/soruşturma görevlerini ihmal ederek usulsüz kredi vermeleri nedeni ile davacı bankaya verilen zararın tazmini için başlatılan icra takibine davalıların yaptığı itirazın iptaline ilişkindir. Davalılar hakkında açılan ceza davası mahkûmiyetle sonuçlanmış olup; kredilendirme işlemlerinde imzası bulunan ve bu surette katkısı bulunan müdür yardımcısı da istenen tazminattan sorumludur. Savunmasında ileri sürdüğü hususlar, ancak rücu davasında gözetilebilecek hususlardır. Bu bakımdan davanın davalı müdür yardımcısı yönünden reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-