Abonelik iptal edilmediği ve davalı abonenin abonelik kaydı devam ettiği sürece, aboneliğe ilişkin tüketim bedellerinden davalı abone ve elektriği fiilen kullanan kişi veya kişilerin müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları-
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesinin, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsayacağı- Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği-
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesinin de doğru olmadığı, çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmamasının doğru olmayacağı-
Davacının, itirazın iptali davasını İİK m 67'de öngörülen 1 yıllık süre içinde açmadığı gözetilerek davanın süre nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Abonesiz kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceği-
Taraflar arasında “sözleşme benzeri” bir ilişki kurulduğuna göre davada TBK.nun 72. maddesinde açıklanan zamanaşımı süresi değil, TBK.nun 146 maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu-
Kooperatifin aidat ve işlemiş faiz alacağı için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, kooperatif ortağının, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar olan aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle sağlanması gerekeceği, ortağın, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı (istifa) ya da ihracın kesinleştiği (ihraç) tarihe kadar doğan kısmından sorumlu olacağı-
Takip konusu alacağın likit ve belirli olduğu, icra inkar tazminatı istenebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen belirlenebilirlik koşulunun gerçekleştiği nazara alınarak, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Faturalarda davacının sözleşmedeki ünvanının "Devlet Hastanesi" olarak gösterildiği, bu bağlamda davacının resmi sağlık kuruluşu olduğu, sağlayıcı ile yaptığı sözleşmeler ile kamusal sağlık hizmetini yürüttüğü, davacının 4077 sayılı Yasanın 3-e maddesinde tanımlı "tüketici" olmadığı-
Taraflar arasındaki asıl ve karşı itirazın iptali davası-