Mahkemece karar yerinde tartışılıp kabul edildiği üzere, icra takip tarihi itibari ile henüz muaccel bir borç bulunmadığından davanın bu nedenle reddi gerekirken dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmediği gibi bu durumda kendilerini vekille temsil ettiren davalılar yararına nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesinin isabetsiz olduğu-
Bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkinin giderilmesi yönünden konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan iddia ve savunma çerçevesinde Yargıtay denetimine elverişli ve ayrıntılı incelemeyi içeren rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Gerekçeyle hüküm arasında çelişki yaratılmış olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalının, dava konusu alacağın elden ve banka havalesiyle ödendiğini savunduğu ve ödemeye ilişkin banka havale dekontlarını dosyaya ibraz ettiği, o halde mahkemece davalının sunduğu banka havale dekontları üzerinde durulup değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken davalının ödeme savunması ve delilleri üzerinde yeterince durulmadan eksik inceleme ile karar tesisi doğru olmadığı gibi işlemiş faiz isteminin reddine karar verildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin de isabetsiz olduğu-
Davacı yanca takibe ve davaya konu edilen alacağın likit (muayyen, belirlenebilir, hesap edilebilir) olduğu gözetilerek davacı yararına icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının talebinde çek bedellerini 3167 Sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca depo edilmesini de talep ettiği, davacı bankanın bu yönde talepte bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede belirtilen konuda bir hükmün yer alması gerekeceği-
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğu, icra takibinde davacı alacaklı faturaya dayansa da tarafların tüm ticari ilişkisinin incelenerek rapor düzenlendiği, takip konusu edilen fatura ile ilgili olarak davacının alacaklı olup olmadığı belirlenerek karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, icra takibine itiraz dilekçesiyle birlikte borcu ödediğine kanıt olarak davacıya iki adet çek verdiğine dair tahsilat makbuzu sunduğu, bu durumda, ispat yükünün ödeme savunması yapan davalıda olduğu-
Dava, banka tarafından açıldığına göre 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44/2 maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden tüketici mahkemesi sıfatı ile davaya bakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kira alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemi-