Dava konusu bono süresinde protesto edildiğinden, keşideci tarafından ödemenin hamile yapılması gerektiği- Keşidecinin taraflar arasında her zaman düzenlenebilecek belge ile bononun lehtarda olup olmadığını araştırmaksızın yaptığı ödemenin kötü ödeme olup, dikkate alınmayacağı-
Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 4686 s. Milletlerarası Tahkim Kanununun 7101 sayılı Kanunun 53. maddesi ile değişik 15/A maddesi ikinci cümlesinde iptal davasının, 3 üncü madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili bölge adliye mahkemesinde açılıp öncelikle ve ivedilikle görüleceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemede, iptal davalarında görevli mahkemenin dava tarihi itibariyle belirleneceğine dair bir geçiş hükmüne de yer verilmemiş olduğu- Kural olarak usul hükümlerinin derhal uygulanması ilkesi de gözetildiğinde anılan hüküm uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği-
Davalı, "kendisine ait kredi kartının çalındığını ve bankaya çalıntı konusunda ihbarda bulunduğunu" belirttiğinden, bu iddiası üzerinde durularak bankaya kredi kartının çalındığı yönünde bildirimde bulunup bulunmadığı, kartın iptal edilip edilmediğinin tespit edilmesi gerektiği-
İİK. mad. 67/2 uyarınca, borçlu kefil bakımından itirazın iptaline karar verilen kısım yönünden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği- Borçluların borca itirazı üzerine duran icra takibi nedeniyle açılan davada, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan tahsilat düşüldükten sonra, borçluların itirazının ...TL üzerinden iptali istenmiş olup, mahkemece incelenen dava konusu kredi sözleşmelerinde davalının kendi adına imzasının olmadığı, dava konusu borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasına karşın, kendisini vekil ile temsil ettiren bu davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu- Takip talebinde borcun sebebi olarak gösterilen kredi sözleşmelerinde çok açık biçimde, borçlu davalı Ltd. Şti.'nin kredi sözleşmesinin kefili sıfatıyla sorumlu olduğu kefalet limitinin gösterildiği, kefilin ancak kendi sorumluluk limiti ve yine kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu ve bu durumun davacı alacaklı banka tarafından gerek takip ve gerekse de dava aşamasında bilinmediğinin söylenemeyeceği gözetilerek davacı alacaklı banka tarafından anılan borçlu hakkında kefalet limitinin çok üzerindeki miktar üzerinden icra takibine girişilmesi, davada da aynı yönde talepte bulunulması nedeniyle, İİK. mad. 67/2. maddesi uyarınca, davacı alacaklının, bu davalı bakımından davada haksız çıktığı alacak kesimi bakımından kötüniyetli olduğunun kabulü gerektiği ve bu nedenle davalı Ltd. Şti. lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
İtirazın iptali davası- Tüketici kredileri sözleşmesinden kaynaklanana davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu-
Davalının ticari defterlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle davacının dayanak belgeleri ile teyit edilmeyen ticari defter kayıtlarına itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı, davalının ticari defterlerinin bilirkişi tarafından yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmasına rağmen, davalının ticari defterlerinin hangi tarihte hazır edilmesi hususunda davalıya bir ihtaratta bulunulmadığından, davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı hususundaki kabul yerinde olmadığı-
İcra takip talebinde davacı tarafından akdi faiz talep edilmediği halde, temerrüt faiz alacağı dışında, akdi faiz alacağı ve bu faizin BSMV miktarına ilişkin itirazın iptali şeklinde hüküm kurulmasının talep aşımı oluşturduğu-
Yargılamaya konu olaya ilişkin 1 asıl 2 birleşen dava olmasına rağmen bu davalara karar başlığında, gerekçede ve hüküm fıkrasında hiç bir şekilde yer verilmediği, birleşen dava ile ilgili olarak bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerek
Davalı taraf tanık listesi bildirmiş olup tehdit ve hile iddiasına dayalı olarak isimlerini bildirdiği kişiler savcılıkta dinlenmemiş olup yargılamada ifadelerine başvurulmadığı, davalının savunması tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği üzere, davacının tanık dinlenmesi için muvafakatine gerek olmadığından, savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verildiği-
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair hükmün davacı alacaklı tarafından icraya konulması üzerine davalı borçlunun ödeme beyanı borcu kabul anlamında olmayıp, bu beyanın istinaf isteminin reddi gerekçesi yapılamayacağı- Hüküm kurulması için delil olarak gösterilen hususların usulüne uygun olarak toplanması ve gösterilmesi gerekeceği-