Davalı kefilin imzaladığı ilk sözleşmede yer alan bir maddenin "davalının daha sonra imzalanan sözleşmelerden doğan borçlardan da sorumlu olacağı" şeklinde yorumlanamayacağı- Davalı hakkında yapılan takipte ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan diğer takip de belirtilip tahsilde tekerrür olmamak üzere talepte bulunulmuş ise de, ipoteğin davadan sonra ancak hükümden önce paraya çevrildiği anlaşıldığından, kefilin, ipoteğin paraya çevrilmesi neticesinde sorumlu olduğu bir borç kalıp kalmadığının ayrıca incelenmesi ve bilirkişice bu hususun tespit ettirilmesi gerektiği- Mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak davacı bankanın dava dışı kredi müşterisi ile imzaladığı 2005, 2007, 2008 ve 2009 tarihli sözleşmelerden sadece davalının imzası bulunan 2005 tarihli sözleşme kapsamında kullandırdığı kredilerin ne olduğu ve bu kredilerden davalı kefilin sorumlu olduğu ödenmeyen borç miktarının anılan diğer sözleşmelerden doğan borçlardan davalı kefilin sorumlu olmadığı gözetilerek saptanması ve ipoteğin paraya çevrilmesiyle bankaca yapılan tahsilatın davalı kefilin sorumlu olduğu borcu azaltıp azaltmadığı üzerinde durulması gerektiği-
Davalının, davalı şirket temsilcisi olduğu, dava konusu arsa payı ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini davalı şirketi temsilen imzaladığı, sözleşme gereğince söz konusu alacak ve tazminattan sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden bu davalı hakkında da itirazın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
İtirazın iptali davalarının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu- Takip talebinde borçlu unvanı, dayanak faturalar, itiraz eden borçlu vekiline ait vekaletname örneğindeki unvan dikkate alındığında, takip borçlu şirket ile itirazın iptali davasındaki davalı şirketin farklı tüzel kişiler olduğu anlaşıldığından, mahkemece bu hususun araştırması gerektiği-
Davalı kart hamili sözleşme adresini taşımış ve mernis adresi olarak tespit edilen adresine kart ekstreleri gönderilmiş ve bu adreste tüm ekstreler tebliğ edilmiş olp ihtarnamenin de değiştirilen adrese gönderildiği, dava dilekçesinin de aynı adrese tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmakla, bankanın keşide ettiği ihtarnamede tanınan süre sonunda borçlunun TBK. mad. 117 uyarınca temerrüde düşmüş olduğu ve takip öncesi dönem için temerrüt faizi hesaplanması gerektiği- Vekil ile temsil edilmediği halde davalı yararına vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının banka hesabının usulsüz işlemler ve suç teşkil edecek eylemlerle boşaltılmış olmasının, davacıya bu eylemi yapanlara ve hesabı koruyamayan bankaya karşı başka bir dava açma hakkı verirse de, bu durumun davalı şirket tarafından yapılan ödemeyi geçersiz kılmayacağı ve ifa ile sona eren borcun yeniden doğmasına neden olmayacağı-
Dava konusu faturalara dayalı alacak likit (borçlu tarafından bilinebilir nitelikte) olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Her iki davada da davacı kanuni delillerle alacağını ispat edemediğinden, birleşen davanın reddinin isabetli olduğu- Asıl davada davanın kabulüne dayanak yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleriyle davacı alacağının kanuni deliller ile ispat edildiği söylenemezse de, taraflar arasındaki dava sonunda verilen ve kesinleşen kararının gerekçesi gereğinde, davacının davalıdan fazla tahsilat yaptığı hususu kesin delil halini almış olduğundan, davacının talebi de aşılarak davada ıslah ile müddeabih de arttırılmadan davanın kısmen kabulü ile ...TL'nin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasında TBK’nun 88 ve 120 maddelerinin dikkate alınmayacağı-
İtiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan itirazın iptali davasının usulden reddi gerektiği- Takip asıl borçlusu mirasçıları ile ipotek borçlusu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğu ve tüm borçluların takibe itiraz etmesi durumunda, tüm borçlular aleyhine itirazın iptali davası açılması gerektiği- Bozma ilamından sonra ise, kredi asıl borçlusu aleyhine de açılan itirazın iptali davası asıl dosya ile birleştirilmişse de, 1 yıl içinde açılmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden, davalı mirasçı hakkında açılan dava bakımından birlikte dava açılması ve görülmesi şartı gerçekleşmemiş olup asıl davanın da reddi gerektiği-