Davalının ortaklık ihbar tazminatına dair rücu alacağından sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle davalı ortaklığın sadece kıdem tazminatı rücu alacağının dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu tutulması gerekeceği, bu nedenle dava dışı işçinin davalılar işçisi olarak çalıştığı süre bir yıldan az olsa bile işçiyi çalıştırdığı süre ile orantılı olarak kıdem tazminatının bu alt işverenlerden tahsiline karar verilmesi gerektiği ve ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de davalılara rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının davalılardan bu alacağını da talep edebileceği gözetilerek yapılacak inceleme sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının idari para cezasının tahsili konusunda takip yapmakta hukuki yararının her aşamada bulunduğu ve icra takibine girişilmesi için idari para cezasının kesinleşmesine gerek olmadığı gözetildiğinde, mahkemece takip konusu alacağın takip tarihi itibariyle kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddedilmeyeceği-
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; tarafların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davalının savunmasının gerekçeli inkar mahiyetinde olduğu, davacının dayandığı banka makbuzlarında ise " H.Y. için, H.Y. hastane, H. hastane" ibarelerinin bulunduğu, havale makbuzlarının hiç birinde gönderilen paranın davalıya borç olarak gönderildiğine dair bir açıklama bulunmadığı, bu itibarla davacı ve davacının oğlu tarafından (davacının oğlu daha sonra alacak talep hakkını davacıya temlik etmiştir) davalıya borç para verildiğine dair iddiaların yasal delillerle ispatlandığını kabule olanak olmadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiği, her ne kadar, Bölge Adliye Mahkemesince isabetli olarak davacının, davalıya borç verdiğini kanıtlayamadığı kabul edilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı gözetilerek davacıya yemin deliline başvurma hakkı hatırlatılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasında, genel kredi sözleşmesinde “… Bankanın gerek göreceği herhangi bir nedenle hesabın kesilmesi hâlinde kredi borcunun tamamı muaccel olur ve müşteri borç bakiyesini ilk talepte de herhangi bir itirazda bulunmaksızın nakden ve banka dilerse hesaben ödemeyi kabul eder.” hükmü uyarınca banka tarafından hesabın kat’ına dair ihtarnameler keşide edilerek borçlulara gönderilmiş olup, ihtiyati haciz talebinin değerlendirilerek varılacak uygun sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı ile davalı arasında davaya konu iş ve hizmete ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığına göre, davalı tarafın itirazlarını karşılar şekilde; davacının sunduğu faturalar ile davalı tarafın dairesinde fiilen yapılan işlerin tek tek karşılaştırılmasının yapılması, davalı tarafça aynı işlerin bir başka firmaya yaptırıldığı savunmasına ilişkin olarak da; davacı işlerinin yapıldığı bildirilen tarih ile davalı tarafça başka firmaya yaptırıldığı bildirilen fatura ve tarihlerin gözetilmesi ve keşifteki davalı çalışanının beyanının işlerin davacı firma tarafından yapıldığına ilişkin bir kabul olarak değerlendirilemeyeceği hususları birlikte değerlendirilerek, ayrıntılı şekilde bir inceleme yapılarak bu konuda gerektiğinde konusunda uzman yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkemenin öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırması gerektiği- İlâmsız icra takibi yalnız para alacakları için geçerli olacağından, davanın dayanağı icra takibinin de para alacağına ilişkin olduğuna kuşku bulunmadığı, taraflar arasındaki akdi ilişkinin inkâr edilmediği, dosya kapsamına göre sözleşmenin ifa edileceği yer de açıkça belirlenmediğinden davacının yerleşim yeri olan icra dairesinde de takip yapabileceği- İlâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinin de yetkili kılındığı-
Davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmeye göre, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi olduğu, dava taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine dayandığı, hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların İş Mahkemelerinde görüleceği, bu yönler gözönünde tutularak görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin UYAP sistemi üzerinden e-imza yolu ile feragat dilekçesi gönderdiği görülmüş olup, vekilin, o tarihte yurtdışında olduğunu, bu işlemin kendisi tarafından yapılmayıp o tarihte yanında stajyer avukat olarak çalışan tarafından sehven yapılmış olduğunu, özellikle sulh, feragat, kabul gibi işlemler için açık muvafakat arandığından, muvafakat vermediği stajyer avukatın sehven yapmış olduğu feragat işleminin geçerli olduğunun düşünülemeyeceğini savunmuşsa da, takip dosyasına yönelik feragat beyanının, vekilinin şifresi girilmek suretiyle elektronik ortamda yapılan feragat geçerli olup o tarihte yurt dışında olması aksine sonuç doğurmayacağı-
İspat yükü üzerine düşen davalı, taşınmazların sözleşmeye uygun şekilde davacıya teslim edildiğini ispatlayamadığı, ancak davalı cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı, bu ispat külfeti dikkate alınarak ve taşınmazların hangi tarihte davacıya sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği hususunda ayrıntılı araştırma yapılıp, davalının yemin deliline dayandığı hususu da dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafın alacağının kaynağı kesinleşmiş ilam olup, söz konusu ilamda dayanak yapılarak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilen icra takibi tarihinin borcun doğum tarihi olarak kabulü gerektiği-