Davacının, saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarından dolayı ıslah dilekçesi vererek istemiş olduğu tazminat miktarına, ıslah edilen miktar yönünden davalının itiraz ve def’i-lerini ileri sürebileceği–
Hacizden sonra, ‘haczedilen malların kendisine ait olduğuna’ dair icra mahkemesi tarafından verilmiş olan kararın, davalı alacaklının üçüncü kişiye karşı, tüm zararlardan sorumlu olmasını gerektirmeyeceği; BK’nun 43. maddesi gereğince tazminatta indirim yapılması gerekeceği–
Davacının çekin keşidecisi olup, çeki keşide yeri yazmadan keşide etmesi durumunda bundan sonra bankanın kusurundan bahsederek tazminat talebinde bulunmasının MK’nun 2. maddesi hükmü ile bağdaşmayacağı–
Haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat davasının BK'nun 49. maddesine göre değerlendirilmesi gerekeceği, bu davada 'kusursuz sorumluluğun' değil 'kusura dayalı sorumluluğun' sözkonusu olduğu (manevi tazminata hükmedilebilmesi için, davalının ağır olmasa da kusurlu olması gerekeceği)-
Davacı tarafından açılan olumsuz tespit davasında ‘davacının davalıya karşı borçlu bulunmadığına’ karar verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olmasının, davalının davacı hakkında yaptığı haciz işleminin hukuka aykırı olduğunu ortaya koyacağı, bu nedenle davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
Davalıların, özensiz davranışları sonucunda, davacının evinde yapılan haksız haciz nedeniyle, davacıya hem maddi hem de manevi tazminat ödemeye mahkum edilmeleri gerekeceği–
Davacı tarafından açılan ve yasal aşamalardan geçerek kesinleşen istihkak davası ile davalı tarafından yaptırılan haczin haksızlığı belirlenmiş ve davacı da bunu, Yargıtay karar düzeltme ilamının yerel mahkemeye ulaştığı tarihte öğrenmiş olduğundan, haksız haciz nedeniyle açılmış olan manevi tazminat davasının, ‘zaman aşımına uğramadan açılmış sayılması’ gerekeceği–
