Tebligat yapılan adreste muhatabın bulunmadığı, tebliğ şerhi de gözönüne alındığında, tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ya da 16. maddesine göre yapılmak istendiğinin kabulü gerekeceği, bu kabule göre, aynı Kanunun 16. maddesi uyarınca tebligatı alan kişinin muhatap ile aynı çatı altında oturduğuna ilişkin ibare yer almadığından yapılan tebligat bu madde hükmü uyarınca usulüne uygun olmadığı gibi, muhatabın tebligat yapılmak istenen adresten geçici olarak ayrılmadığı, devam eden prosedürün de yerine getirilmediği anlaşıldığından, yapılan tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine de uygun olmadığı, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekeceği-
İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olacağı, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 Sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu- Ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, ödeme emri tebliğ mazbatasına icra müdürlüğünce bu kez; "(Mernis Adresi) Boğaziçi Mah. Köy Merkezi Sk. No:22 Milas/Muğla" adresi yazılarak tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memuru tarafından “Muhatap tevziat esnasında çarşıya gittiğinden tebliğ imkansızlığı nedeniyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu 21. maddesi gereğince evrak ...... tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı durumdan muhatabın yakın komşusu ...... imzadan imtina haber bırakıldı” şerhi verilerek 02.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından, TK'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına" dair meşruhat verilmediği görüldüğünden, tebliğ işleminin, TK'nun 23/1-8. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddelerine aykırı olduğu gibi, muhatabın çarşıda olduğunun nasıl ve kimin beyanına başvurularak tesbit edildiğinin de tebligat mazbatasında belirtilmemesi nedeniyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesi hükümlerine de uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-
Gecikmiş itirazın, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olacağından, mahkemece, HMK. mad. 33 uyarınca,  usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılması gerektiği-
Borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun, 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı usulsüz tebligat şikayeti olduğu- Tebligat esnasında muhatabın nerede olduğu, tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceği hususu tahkik ve tevsik edilmemiş olduğundan, tebligatın bu hali ile Tebligat Kanununun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu-
"Gecikmiş itiraz" başvurusunda bulunabilmek için, her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekeceği- Komşudan, "muhatabın nerede olduğu, tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği" sorularak tevsik edilmediğinden, tebligatın bu hali ile, Tebligat Kanununun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Mahkemeye yapılan başvurda "gecikmiş itiraz"dan bahse bile, HMK. mad. 33 uyarınca, hakimin yapılan başvurunun, Teb. K. mad. 32'ye dayalı usulsüz tebligat şikayeti olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu tebligattan haberdar olduğu tarihi bildirdiği halde, İİK. mad. 16/1 'de öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru süresinde olmadığından, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği- Gecikmiş itiraz deyiminin dilekçede kullanması, HMK. mad. 33 uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olduğundan sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarılması, tebligatın iade edilmesi üzerine aynı adres olan mernis adresine tebligatın yapılması, tebliğ evrakında sadece adresin başında mernis adresi ibarelerinin yazılı olması, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Kanunu’nun 23/I-8 ve Yönetmeliğin 16/2 maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu” belirtilerek, bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat verilmeden yapılan tebligatın tebligat kanun ve yönetmeliğin adı geçen hükümlerine aykırı sayılacağı-
Kesinleşen usulsüz tebligat şikayetinin isteminin reddine dair kararın, gecikmiş itiraz başvurusunda da kesin hüküm oluştuacağı- Gecikmiş itirazda,  borçlunun esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerektiği, yurt dışında bulunan borçlunun yurda giriş yaptığı ve engelin kalktığı tarihten itibaren 3 gün içinde başvuruda bulunmaması halinde isteminin reddi gerekeceği, yurda giriş yaptıktan sonra adresine çok kısa süre uğrayıp, başka bir yere geçtiğini belirtilmesinin geçikmiş itiraz nedeni oluşturmayacağı-
Ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği ve yapılan bu tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu anlaşıldığından, borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için kusuru olmaksızın geçerli bir mani sebebiyle itirazda bulunamadığını yazılı belge ile kanıtlaması ve engelin kalktığı günden itibaren ''üç gün'' içinde mazeretini gösterir delillerle birlikte müracaatta bulunması gerektiği-
Mahkemece ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, tebligata borçlunun 03/05/2012 tarihi itibariyle muttali olduğu tespit edildiğine göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre öğrenme tarihi tebliğ tarihi sayılacağından öğrenme tarihi itibariyle borçlunun İİK'nun 65/1. fıkrası uyarınca mani halinin bulunup bulunmadığı Türkiye'ye giriş ve çıkış tarihleri ilgili makamlardan sorulup değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-