Davaya katılmayan mirasçının olurunun alınması ya da miras şirketine TMK.'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekeceği-
Miras bırakanın dava dışı mirasçılarının olduğu, davacının sadece kendi miras payı oranında istekte bulunduğu gözetilerek, davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi, harç ve vekalet ücretinin belirlenmesinde de davacının miras payına karşılık gelen değerin esas alınması gerekirken; istek aşılmak suretiyle terekeye iade şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; buna bağlı olarakta taşınmazların tamamının değeri esas alınmak suretiyle fazla avukatlık ücretine ve harca karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğu-
Miras bırakanın ölüm tarihine göre elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, davada tüm mirasçılar adına tescil istenildiğinden davaya dahil edilen mirasçılardan ikisi davaya muvafakat ederken davalının babası olan iştirakçinin davaya muvafakat etmediği anlaşıldığından; miras şirketine M.K.’nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden eldeki davanın aynı hukuki sebepten doğduğu ve tek bir (aynı) vekil ile temsil edildikleri, davanın tek başvuru harcı alınarak açıldığı ve sonuçlandırdığı gözetilerek; davada vekille temsil edilen davacılar yararına, taşınmazların keşfen belirlenen değerinden kabul kapsamına alınan payları toplamına karşılık gelen ve yargılama sırasında harcı ikmal edilen değer üzerinden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunduğundan, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.’nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaza komşu 32239 ada 13 parsele ilişkin dava sonucu, Karşıyaka 2. Asliye Hu­kuk Mahkemesinin 2010/174 esas, 2011/273 karar sayılı karan ile taşınmazın metrekaresine aynı dava tarihi itibarıyla 620,00 TL değer biçildiği anlaşılmış­ olup; bu karar gözönünde tutularak, her iki taşınmazın aynı sokağa cepheli olduğu ve aralarında sadece bir parsel bulunduğu dikkate alınarak değerlendirme yapılması ve bu değerden ayrılma sebeplerinin be­lirlenmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınması, gerektiğinde yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkin olduğu, taşınmaz üzerindeki binalara ilişkin olarak taraflarca muhdesat iddiasında bulunulmuş ise de mahkemece tarafların bu konuda beyanlarının alınmadığı, taraflar arasında muhdesatla ilgili ittifak olup olmadığı hususunun araştırılmasının gerekeceği-
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup dava mirasçılardan bir kısmı tarafından açılmış ve davaya dâhil edilen dava dışı mirasçılardan bazıları açılan davaya karşı koyduklarından; terekenin davada temsil edildiğini söyleme olanağı bulunmayıp, miras şirketine T.M.K. nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona ereceği ve artık davayı açan mirasçının, isteğini payına hasretmesi hak ve yetkisi ortadan kalkacağından bu yöndeki beyana hukuki sonuç bağlanamayacağı; davalının davadaki muhatabı yargılamaya iştirak eden mirasçı olmayıp tereke temsilcisi olup, yani davacı tarafın tereke ve onu temsil eden tereke mümessili olduğu-
TMK.’nun 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekir. Tereke murisin ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlerinin alınması, davaya katılmalarının sağlanması veya TMK.’nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi, dava şartı yerine getirildikten sonra uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-