Önalım hakkının kullanılması nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davayı davacı aleyhine açılan tapu iptal tescil davasının sonucu etkileyebileceğinden, mahkemece davacı aleyhine açılan tapu iptal tescil davasının sonucu beklenmesi gerektiği-
Davanın, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, davaya konu taşınmazlardan, 145 parsel no'lu taşınmazın yargılama sırasında 353 ve 354 parsel olarak ifraz edildiği, 354 parsel sayılı taşınmazın TEDAŞ tarafından kamulaştırıldığı, dosya içerisinde Tapu Müdürlüğü’nün cevabi yazısından anlaşıldığı, yeni parseller oluşturulduktan sonraki tapu kayıtları ile taşınmazların yüz ölçümleri ve malikleri arasında da farklılıklar olup, mahkemece yeni oluşan parsel kayıtları getirtilerek, özellikle Tapu Sicil Müdürlüğü’nün tedbirli olduğunu belirttiği paydaş listesindeki bazı paydaşların isimlerinin yeni tapu kaydında neden bulunmadığı ve eski kayıt ile yeni kayıtlar arasındaki yüz farkının nereden kaynakladığı üzerinde durularak (davaya konu kapatılan parsel kayıtlarının yerine belirtilenlerden başka parseller de oluşturulup oluşturulmadığının tespiti yönünden), tapu kayıtlarında bir hata bulunmaması halinde, oluşan yeni tapu kayıtlarına göre, usulünce taraf teşkili sağlanarak, oluşan yeni
Davanın, bir adet taşınmazda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, davada gerek davacının gerekse de davalının aynen taksime ilişkin taleplerinin de bulunmasına göre, ilgili belediyeden taşınmazın aynen taksim imkanı olup olmadığı hususu sorularak, aynen taksim imkanın olması halinde, mahallinde yeniden keşif yapılarak, taşınmazın aynen taksim edilip edilmeyeceği hususunda tarafların ve Yargıtay'ın denetimine elverişli uzman bilirkişiden rapor alınarak, aynen taksiminin mümkün olduğunun anlaşılması durumunda, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durumun usuli kazanılmış hakkın bir gereği olduğu-
Tarafların murisine ait taşınmazı davalının kullandığı, davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleştiği, çekişme konusu taşınmazda mirasçılık sıfatı nedeniyle davacının paydaş olduğu -
Borçlu ortağın alacaklısının borçlunun elbirliği halindeki mülkiyette hak sahibi olması halinde borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği-
Murisin çekişme konusu taşınmazın ¾ payını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde davalıya temlik ettiği saptanarak davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; miras bırakanın tüm mirasçılarının davaya muvafakatları alınamadığından, TMK.nun 640. maddesi gereğince terekeye temsilci atanması suretiyle taraf teşkilinin sağlanması, bu usuli eksiklik yerine getirilerek dava şartı tamamlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi olduğu-
Kiralanan elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan, elbirliği mülkiyetine konu taşınmazda tüm mirasçıların birlikte dava açması ya da birinin açtığı davaya diğerlerinin de katılması veya muvafakat etmesi, mümkün olmadığı takdirde de terekeye bir mümessil tayin ettirilerek davaya mümessilin huzuruyla bakılması gerekeceği- Davada, muris tarafından açılan davada, mirasçıların tümünün muvafakati sağlanamadığından, davacılara tüm mirasçıların davaya katılımını yahut açılan davaya diğer mirasçıların muvafakatini sağlamaları, mümkün olmaması halinde ise terekeye mümessil tayin için süre verilmesi, terekeye mümessil tayin edilmesi halinde, davanın tayin edilecek mümessil vasıtası ile yürütülmesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın hissedarlar arasında satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 699/son maddesi hükmü uyarınca tüm paydaşların rızasının bulunması gerekeceği-