Borçlu mirasbırakanın öldüğü, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedildiği, bu halde, terekenin kendiliğinden (re'sen) iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi olduğu-
Nizalı taşınmazların tarafların kök miras bırakanının terekesine dâhil malvarlığı ve terekesi de elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Bu durumda, eldeki davanın irdelenmesinde; elbirliği mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu taşınmazlarda mirasçıların birbirleri aleyhine tek başına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olup oybirliği aranmaz (HGK. 23.10.1996 T. 1996/7-522 Esas ve 1996/713 Karar). Mirasçılardan birinin taşınmazın diğer mirasçılar adına da tapuya tescilini istemesi TMK.’nun 640 ve 702. maddelerine göre de mümkün değildir. Davacı, mirasçılar arasında görülen böyle bir davada, sadece kendi payı yönünden iptal ve tescil isteğinde bulunabilir. Kök miras bırakanın nüfus kaydı kapsamında, eldeki davadaki taraflar dışında dava dışı başka mirasçılarının da bulunduğu tespit edildiğine göre, davacıların terekedeki miras payları oranında iptal ve tescil isteyebileceklerinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, taraflardan kök miras bırakanın mirasçılık belgesi temin edilerek, davacıların miras payı oranlarında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs.gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği-
Murisin ölüm tarihi itibariyle mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacağı ve tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekeceğinden (TMK. mad. 640/2; 702/2) , davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlarının alınması, davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi ile dava şartı yerine getirildikten sonra tapu iptali ve tescile yönelik uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği- Zilyetlikle belgesizden edinilebilecek taşınmaz miktarı kuru arazide 100 ve sulu arazide 40 dönümü aşmayacağı (Kadastro K. mad. 14)-
Davacının davasının ispatı halinde tapu kaydının beyanlar hanesine dava konusu ahırların davacı ve kardeşlerine ait olduğuna dair şerh düşülmesine dair karar verilmesi gerekirken, davacının talebinden fazlasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tereke adına açılmış davalar, tüm mirasçılar ile birlikte açılmamışsa diğerlerinin muvafakatinin alınması gerektiği, aksi halde terekeye temsilci atanarak davaya devam edilebileceği-
Elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunduğundan, davaya katılmayan “…” mirasçılarının olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil aracın trafik kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, elbirliği mülkiyetin söz konusu olduğu, davacı dışında miras bırakan ile müşterek evlat edindikleri H.Ö.'ün davada yer almadığı, davaya katılmayan ortağın olurunun alınması, davaya katılımının sağlanması ya da miras şirketine Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Taşınmazın tapu kaydının elbirliği halinde mülkiyet olmayıp, paylı mülkiyet şeklinde olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında tapu iptal ve tescil davasının görülebilmesi için miras şirketine mümessil tayinine ihtiyaç bulunmadığı-
Davanın, mirasçılar arasında görülmekte ve miras payının iptali ile tescili isteğine ilişkin olduğu, mirasçılar arasında görülen bu tür davalarda zorunlu dava arkadaşlığının olmadığı, pay isteğinde bulunan her bir mirasçının harcını yatırmak suretiyle usulüne uygun dava açmasının gerekeceği-