Davacının paylı taşınmazda kullanabildiği çekişmesiz bir yer bulunmakla intifadan men olgusunun gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davasının kabulü ise, intifadan men olgusunun gerçekleşmesine bağlı olduğu-
Dava açılana kadar davalı diğer paydaş olan davacıyı taşınmazdan yararlanmasını engellemediğinden, ecrimisil davasının reddinde bir isabetsizlik olmadığı; ancak, dava açılmakla davacının taşınmazın davalı tarafından kullanılmasına ilişkin muvafakatinin sona ermesi nedeniyle payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
4721 sayılı TMK'nın 688-695. maddeleri, paylı taşınmazda yönetim, tasarruf, yararlanma, koruma, giderlere katılma ve bu konularda paydaşlarca verilen giderlere katılma ve bu konularda paydaşlarca verilen kararların etkisi düzenlenmiş, bu suretle paydaşların mülkiyet haklarını bir çekişmeye meydan vermeden, uyum ve düzen içerisinde kullanmaları amaçlanmış, sorunlu paydaş bakımından paydaşlıktan çıkarma (696, 697) paylı mülkiyetin sona ermesi (698, 699) düşünülmüş olup, yasanın bu amacının 693/2. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğunun bulunduğu-
Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşlar (davalılar), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinde ve onun payı oranında ödemekle yükümlü oldukları-
Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşların (davalılar), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinde ve onun payı oranında ödemekle yükümlü oldukları- Kötüniyetli zilyetin taşınmazın (nesnenin) haksız olarak alıkonulmasından kaynaklanan tüm zararlardan sorumlu oldukları-
Paylı malı, diğer paydaşların haklarıyla bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşların, kullanmayanın haklarını rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle yükümlü oldukları-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi davalarında, öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması gerekeceği, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması gerekeceği, yoksa uyuşmazlığın, müşterek (paylı) mülkiyet hükümlerine göre çözümleneceği–
Paylı bir malı, diğer paydaşların haklarıyla bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşların, kullanmayanın haklarını rayiç kira üzerinde onun payı oranında ödemekle yükümlü oldukları- Kötüniyetli zilyetin taşınmazın haksız olarak alıkonulmasından doğan tüm zarardan sorumlu olacağı-
Müşterek mülkiyette, paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkının olduğu ve bu hakkın ölçüsünün her somut olayda durumun özelliği gözönünde tutularak araştırılması gerekeceği - Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaşların, kullanmayanların haklarını, rayiç bedel üzerinden ve onların payı oranında ödemekle yükümlü olacakları–
Hakimin, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, tarafların ihtiyaç ve gereksinimlerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumunda olacağı–