Uygulama kadastrosuna ilişkin davaların tüm paydaş ve ortaklar tarafından birlikte açılmasını gerektirir bir zorunluluk bulunmadığından mahkemece uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olarak açılan davada her bir paydaş ve ortağın diğerlerini temsilen dava açılabileceğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekeceği-
Paylı mülkiyet konusu olan taşınmazda, kullanma ve yararlanma biçiminin tespiti istemine ilişkin uyuşmazlık taşınmazların aynına ilişkin olmayıp koruma ve kullanmaya yönelik olduğundan harcın maktu alınması ile yine vekalet ücretinin maktu olarak takdiri gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca, uygulama kadastrosunun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi amacına yönelik olduğu- Uygulama kadastrosuna ilişkin ihtilaflarda da paydaşlardan birisinin payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesinin davanın niteliği gereği mümkün bulunmadığı- TMK 693/3 uyarınca, her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen uygulama kadastrosuna ilişkin dava açabileceği-
Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davada, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca, uygulama kadastrosunun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi amacına yönelik olduğu- Uygulama kadastrosuna ilişkin ihtilaflarda da paydaşlardan birisinin payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesinin davanın niteliği gereği mümkün bulunmadığı- TMK 693/3 uyarınca, her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen uygulama kadastrosuna ilişkin dava açabileceği-
Hâkimin, paydaşlık ilişkisinin devamında fayda ve zorunluluk olan hallerde, paydaşların sicilden kaynaklanan haklarını ihlal etmeksizin, diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde, somut olayın özelliğini, taşınmazın konumunu, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetlerini, tarafların ihtiyaç ve gereklerini gözetmek suretiyle paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar arasında ne şekilde bölünebileceğini saptayıp buna göre karar vermek durumunda olduğu- Davalı taraf cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olduğunu ve davacının kullanımına engel olmadığını belirtmiş olup mahkemece davalı tarafın tüm tanıkları dinlenmeden, taraf delilleri toplanmadan, davalının savunması üzerinde durulmadan eksik araştırma ile karar verilmesinin doğru görülmediği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca, uygulama kadastrosunun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi amacına yönelik olduğu- Uygulama kadastrosuna ilişkin ihtilaflarda da paydaşlardan birisinin payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesinin davanın niteliği gereği mümkün bulunmadığı- TMK 693/3 uyarınca, her bir paydaş ve ortağın diğerlerini temsilen dava açabileceği-
Davanın; elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu, bir veya birkaç paydaşın bu türlü davalarda diğer paydaşları temsile yetkili bulunduğunun açık olduğu, 21.06.1994 tarihli ve 13/24 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca da; paydaşın açtığı elatmanın önlenmesi davasının, mülkiyet hakkından kaynaklanan ayni hakkına değer verilmek suretiyle pay oranında değil, mutlak olarak, taşınmazın tümü yönünden kabul edilmesinin zorunlu olduğu-
Mahkemece, taşınmazlar başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, her bir paydaşın kullanıp yararlanacağı bir yerin bulunması halinde, dahi zaman olarak bölünmesi, kullanım şeklinin taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamayacağı gözetilerek bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gerekeceği-