Eldeki dava açılırken vesayet makamından gerekli iznin alınmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de, kısıtlı davacının dava açıldıktan sonra vefat ettiği ve davacının bir kısım kardeşlerinin davayı açan davacı vekiline vekalet vererek davaya katıldıkları dikkate alınarak davaya esastan bakılması gerekeceği-
Hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı dikkate alınarak, davada sulh hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Oyunculuk sözleşmesinde yer alan aylık "ücret alacağına" dayalı dava, daha önce açılan "prim alacağına" ilişkin davadan “konu” itibariyle farklı olduğundan, o davanın eldeki davaya derdest kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Derdestliğin davanın reddine karar verilmesi hususunda geçerli bir durum oluşturmayacağı-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, TTK mad. 1472 uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin görülen davada; davacı sigorta şirketinin, bu davayı sigortalısının halefi olarak açması nedeniyle, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınacağı, bu sebeple davacı sigorta şirketinin sigortalısının tüzel kişi tacir olması, davalının da faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişilerden olması; davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin ise haksız fiilden doğması karşısında, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davalarda TTK'nın sair hükümleri uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu birlikte değerlendirildiğinde, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının da Asliye Ticaret Mahkemesin'de görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Davanın takip kesinleşmediği halde davacı borçlunun dava dışı banka nezdindeki parası üzerine haciz konulması ve bilahare ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün ... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/549 esas sayılı dosyasında tespiti yönündeki kararın kesinleşmesi ve bu haliyle davacı borçlunun bankadaki parasının üzerine konulan haczin de usulüne uygun olmadığının tespitinden sonra haczedilen ve davalı borçlu şirkete ödenen 282.404,25 TL'nin iadesi istemine ilişkin olduğuna göre, davacının İİK 361. maddesi gereğince işlem yapılmasını talep ederek paranın iadesini sağlayabileceği anlaşıldığından, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin davada hasar tarihinde davacının sigortalısının da bulunduğu davalıların maliki olduğu taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu anlaşıldığından, davada sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemi- Davalıya husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacının yönetimindeki binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilmediği anlaşılmakla, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması gerekmesi nedeniyle uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde ise, görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün orman sınırları dışarısına çıkarılmasına karar verilmiş ise de, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın halen orman sınırları içerisinde bulunduğu belirlenmiş olup, 6831 sayılı Kanun'a göre orman sınırları dışarısına çıkarma işlemi Hazine adına yapılacağından, gerçek kişilerin bu yolda idareyi zorlayıcı şekilde dava açmakta hukuki yararının ve aktif dava ehliyetinin bulunmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; evlatlık ilişkisinin kaldırılması kararının sonuçlarından etkilenecek olan evlat edinilen kişinin, inceleme tarihi itibari ile ergin olduğu da dikkate alınarak usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tarafına tebliğ edilerek davalı sıfatı ile davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra, gösterdiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi olması gerekeceği-