Davacılar genel mahkemede dava açarak haritasında ..... nolu ...... madde alanında kalan taşınmazların adlarına tescilini istemişler, yargılama sırasında taşınmazlar kullanım kadastrosuna tabi tutulduğu gerekçesi ile dava kadastro mahkemesine aktarılmışsa da, davacılar mülkiyetin kendilerine ait olduğunu iddia ettiğine göre anılan uyuşmazlıkta genel görevli mahkemelerin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası davasında "pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı" tarafından düzenlenen raporda davalı-davacı kadın ile görüşüldüğü, kadının herhangi bir sağlık probleminin bulunmadığının belirtildiği görülmekle beraber, aynı dosyada kadının akıl hastası olduğuna dair bir iddia ve bu yönde yapılan bir araştırmanın da bulunmadığı, erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında ise; "davacı kocanın tam kusurlu olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, bu dosyada da davalı-karşı davacı kadının akıl hastası olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği ve bu konuda bir araştırmanın da yapılmadığı, tarafların bu davadan sonra yeniden bir arada yaşamaya başladıkları anlaşılmakta olup, son açılan davada, davalı-karşı davacı kadının ruhsal rahatsızlığı bulunduğunu gösteren, bu hususa bağlı olarak vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve davalı-karşı davacı kadının vücut dokunulmazlığına müdahale edilmesini gerektiren, böyle bir inceleme ve araştırma yapmaya yetecek düzeyde ciddi ve inandırıcı bir delil de bulunmadığı görüldüğünden, yerel mahkemece davalı-karşı davacı kadının TMK. mad. 405. ve HMK. mad. 56/1 uyarınca vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği yönünde bir araştırma yapılmasına gerek olmadığına ilişkin olarak verilen direnme kararı yerinde olduğu-
Devam eden iş sözleşmesi varken, arabuluculuğa başvurulması durumunda iş mahkemelerindeki zorunlu arabuluculuk şartının gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği-
Alacaklının talebi üzerine, taşınmaz kaydı üzerine haciz şerhlerinin işlendiği, taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, borçlunun, hacze karşı süresinde haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı bulunmadığı, borçlunun dosyadaki haczedilmezlik şikayetinin haciz şerhine ilişkin olduğu kabul edilerek borçlunun haczedilmezlik şikayetinin süresinde olup olmadığı araştırılarak süresinde olduğunun tespiti halinde işin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tarafların TTK'nunda düzenlenen ticari şirketlerden olduğu, davacı şirketin hesabından davalı şirket hesabına yapılan ödemenin sehven yapıldığından bahisle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali için, süresinde eldeki davanın açıldığı; başka bir anlatımla her iki tarafın tacir olduğu, bu davanın TTK mad. 4/1 hükmüne göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğundan nisbi ticari dava niteliği taşıdığı tartışmasız olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından dava açılmadan önce dava şartı arabulucuk kapsamında arabulucuya başvurulduğuna ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmediği, nitekim arabulucuya başvurmadan davanın açıldığı anlaşıldığına göre; ilk derece mahkemesince davanın TTK mad. 5/A ve 6102 Sayılı HMK mad. 114/2 ve 115 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Trafik kazasından kaynaklanan ve hizmet kusuruna dayanılarak, davalı kurum aleyhinde açılan rücuen tazminat istemi ilişkin olduğundan idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine-
Dava konusu yapılan haciz sırasında üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan kişinin üçüncü kişinin çalışanı olduğunun, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığının sabit olduğu, o halde davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Muhtaç çocuklar hakkında korunma kararı alma ve koşullarının varlığı halinde bu kararı kaldırma görevinin Çocuk Mahkemelerinin görevi kapsamına alındığı- Korunma kararının kaldırılmasına yönelik isteğin korunma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle ilgili olduğu, bu sebeple, davanın hakkında korunma kararı alınmış olan kişi küçük ise veli veya vasisine, ergin ise korunma altına alınan kişiye yöneltilmesi gerekeceği-
Tazminat istemine konu olayın davalı Belediyenin hizmet kusuruna dayanması halinde, tazminat istemine ilişkin davanın, idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği-
3533 sayılı Yasa'nın 1. maddesine göre genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adli yargının görevi içinde bulunanlar o Yasa'da yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği- Tarafların sıfatı gereği aralarındaki uyuşmazlığın tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sözü edilen Yasa uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-