İhalesi yapılan taşınmaz ile ilgili olarak fazla ödenen Katma Değer Vergisi’nin iadesine ilişkin uyuşmazlığın vergi mahkemelerinde çözülmesi gerektiği-
Şikayet konusu taşınmazların, ihale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğunun, kıymet takdir raporuna itiraz edilmediğinden kıymetin itirazsız kesinleştiğinin görüldüğü, şikayetçinin takip borçlusu olup, ihalenin feshi isteminde menfaatinin ne suretle muhtel olduğunu ispatlayamadığı, dolayısı ile bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, şikayetçinin İİK’nun 134/8. maddesi kapsamında ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, şikayet konusu bağımsız bölüm yönünden de ihalenin feshi isteminin zarar koşulunun oluşmaması ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, yasal şartları oluşmadığından borçlu aleyhine bu taşınmaz ihalesi ile ilgili olarak para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğu, bu taşınmaz yönünden de kıymet takdirine veya ihaleye fesat karıştığına yönelik herhangi bir şikayette bulunulmadığı gibi bu durumda iş bu taşınmaz yönünden zarar unsuru gerçekleşmediğinden anılan bu taşınmaz bakımından şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, buna göre mahkemece bahsi geçen taşınmaz yönünden istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
6102 sayılı TTK'nın 588. maddesine göre limited şirketlerin tüzel kişilik kazanmalarının ticaret siciline tescil edilmiş olmaları şartına bağlı olduğu, o halde mahkemece, birleşen davada davalı şirketin ihyası ile yeniden sicile kaydının sağlanması için davacıya süre verilmesi ve usulünce taraf teşkilinin sağlanıp davaya devamla esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup, asıl davanın davalısı ile birlikte terkin edilen birleşen davada davalı şirket aleyhine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Davacının iş kazası neticesinde açmış olduğu tazminat davasında verilen kararın Yargıtayca onanmasından sonra, davacının önceden hüküm altına alınmayan bakiye tazminat için açtığı tazminat talepli dava "belirsiz alacak" davası olarak açılmasına rağmen, tazminatın belirli olduğu sonucuna ulaşıldığından, somut olayda belirsiz alacak davasının koşulları bulunmamakta ise de davacının, dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşma imkânı olmayıp, bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunması karşısında, eldeki eda davasını açmakta hukukî yararının bulunmadığının söylenemeyeceği-
Şikayetçinin, ipotek verilen-ihaleye konu taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil davasında davacı olmasının, ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği, bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- İstemin, İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinden mahkemece şikayetçinin para cezasına mahkum edilmesi isabetsiz ise de; anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Alacaklı hamilin, protesto keşide etmeksizin, lehtar ve cirantaları takip edemeyeceği, keşidecinin takip edilebilmesi için ise protesto şartı öngörülmediği- Mevcut icra dosyası kapsamına göre; şikayetçi borçlunun ............. tarihinde işbu şikayetin görülmesi sırasında öldüğü görülmüş olmasına rağmen dosya arasına mirasçılık belgesi alınmadığı gibi mirasçılarının takip dosyasına borçlu olarak eklendiğine ilişkin bir bilgiye de rastlanılmadığı anlaşılmakla, mahkemece adı geçen murisin mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi dosya arasına alınarak, takipte taraf olup olmadıkları da araştırılmak suretiyle, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ve şikayetin lehtar ile ciranta borçlular yönünden kabulüne ve takibin bunlar hakkında iptaline karar verilmesi gerekirken, tüm borçlular hakkında takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu haciz sırasında üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan şantiye şefinin üçüncü kişi şirketin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığı gibi, üçüncü kişinin bir dilekçe ile menkullerin ... Belediyesine ait olduğunu beyan etmiş olup üçüncü kişi şirket vekilinin kendi müvekkili lehine istihkak iddiasında bulunmadığı gibi, Belediye Başkanlığı lehine de istihkak iddiasında bulunma yetkisinin olmadığı görülmekle, davacı alacaklının istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Araç kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca davacı kiracı tarafından, sigortalı olan dava dışı şirkete ödenen hasar bedelinin aracın kasko sigorta şirketinden tahsili istemi ile açılan eldeki dava dosyasında, davacı kiracının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı- Sigortalı dava dışı şirketin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davacının kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davalı kasko şirketinden tazminat talebinde bulunduğu uyuşmazlıkta, alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı, bu durumda nispilik ilkesi ve ilgili mevzuat uyarınca davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceği, davacı kiracının taraf sıfatı bulunmadığı- Taraf sıfatının yokluğunun yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerektiği-