Yargılamalarda hâkim ve savcıların görevlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek uğranılan zararın tazmininin talep edildiği davada, özel dairece, davalıların taraf sıfatlarının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddedilmesinin doğru olmadığı, taraf sıfatlarının bulunmaması nedeniyle davanın, usulden değil esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihinden önce ve yargılama sırasında davacının kısıtlanmış olması nazara alındığında, vasisi babası tarafından eldeki davanın açılmasının usul ekonomisi ilkesine uygun olduğu- Kısıtlının vasisine tebligat çıkartılmak suretiyle davanın ihbarı ile vasinin yasal temsilci olduğu gözetilerek davaya katılımının sağlanması, izin kararı alınması için vasiye süre verilmesi ve vasi huzuru ile eldeki davanın yürütülüp sonuçlandırılması, bu işlemler tamamlandıktan sonra davacı tarafa tercih hakkının sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hâkimlerin sorumluluğuna dayanılarak tazminat davasının ancak devlet aleyhine açılabileceği- Eldeki davada ise davacının açmış olduğu tazminat davasını hukukî sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla ilgili hâkimlere yönelttiği- O hâlde davalı olarak gösterilen hâkimlerin davalı sıfatı (pasif husumeti) bulunmadığı- Taraf sıfatı (husumet) dava şartlarından olmadığından, Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Konkordato hukukunun kamusal karakteri, tüm alacaklıları ilgilendirmesi, tarafların iradeleri ile kendi aralarında yapacakları anlaşmanın konkordato alacaklıları arasında eşitsizlik yaratacak nitelikte olması ve konkordatoda ödemeler dengesini bozacak olması nedeniyle çekişmeli alacaklarla ilgili davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğunun isabetli görülmediği-
Markaya yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i- Dava şartları- Derdestlik itirazı- İlk itiraz- Zaman aşımı- Ön sorun- Vekalet ücreti-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında rapor tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru koşulu söz konusu olmadığı, kaza tarihinde Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin yürürlükte bulunduğu, davacı tarafından sunulan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olduğu-
Önceki Yargıtay ilamında "taşınmazların dava tarihinde davacı adına hacizli olduğu görüldüğünden, taşınmazları sattırarak alacağını alma imkanına sahip olan davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı" belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın hacizlerle birlikte davalı üçüncü kişiye devrinden ve üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşıldığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu-
Şikayetçinin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazlarını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldığı görüldüğünden, şikayetçinin kendi adına kayıtlı olmayan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekeceği- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılmadığı, dolayısıyla İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki iş bu haczin şikayet tarihinden önce düştüğünün anlaşıldığı, bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığından, mahkemece, meskeniyet şikayetinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekeceği-
Her şikayetin, şikayet tarihindeki hukuki durum ve şartlara göre inceleneceği, şikayetlere konu istem, yapılan işlemler ve tarih yönünden derdestlik- tıpatıplık söz konusu olmadığından, usulden red kararının hatalı olduğu-