Davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden olay tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığı-
Somut olayda hükme esas alınan İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen ................ tarihli raporda davacının, travma sonrası stres bozukluğuna bağlı tüm vücut fonksiyon kaybı oranı % 25 olarak hesaplanmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kabulüne karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti tarafından “travma sonrası stres bozukluğunun” ilgili yönetmelik gereği rapor formatına uygun olmadığı ve esas bakımından bilirkişi raporu olarak hazırlandığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar verilmiş olup bu eksikliğin tamamlanabileceğinin anlaşıldığı, bu durumda yeniden rapor alınacak ise, davacının psikolojik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak, kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre, kazadan sonra oluştuğu belirtilen" travma sonrası stres bozukluğu" nedeniyle davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı, kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, belirtilen travma sonrası stres bozukluğunun süreklilik arz edip etmediği ve sürekli değilse ne kadar süre devam edeceği konusunda Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden içerisinde psikiyatri uzmanı da bulunan bir heyetten açıklayıcı, denetime elverişli rapor alınması hususlarına dikkat edilmesi gerekeceği-
Şikayetçi şirketin takipte taraf sıfatının bulunmadığı, ayrıca şikayetçi şirketin, tapu sicilindeki ilgili veya ihaleye pey süren kişi de olmadığı, İİK.'nun 134. maddesine göre şikayetçi şirketin, ihalenin feshini istemesine yasal imkanın olmadığı, buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince, ihalenin feshi istemini esastan reddeden ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek, şikayetçi şirket yönünden istemin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinin öngörüldüğü-
Davacı davasını, yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere göre görevsiz yargı yerinde açmış ise "yargı yolu bakımından görevsizliğe" dair verilecek kararla birlikte; vekalet ücreti yönünden de hüküm kurulması gerekeceği, bu hususun gözetilmeyerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Şikayetçilerden .......... ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte borçlu sıfatının olmadığı, takibe dayanak kredi sözleşmesinde kefil sıfatı bulunduğu, takip borçlularından ............’un takipten sonra ölümü ile yasal mirasçısı olduğu, ..........’un takibe konu taşınmazın maliki olduğu ve bu taşınmazın şikayete konu ............ tarihli ihalede satılmadığı, şikayetçinin tapu sicilindeki ilgili sıfatı bulunmadığı ve ihalede pey süren kişi de olmadığı anlaşılmakla; şikayetçinin ihale konusu taşınmazlara yönelik ihale hakkında şikayette aktif husumet ehliyeti bulunmadığının kabulü gerekeceği-
Davalı şirket müdürünün, şirket aleyhine düzenlenmiş belgeye dayalı olarak başlatmış olduğu icra takibi sonucunda şirketten tahsilat yaptığı ve böylece tahsilat nedeniyle dava istirdat davasına dönüştüğü uyuşmazlıkta, davacının muvazaaya dayandığı ve dava dilekçesinin içeriği itibariyle de davacı şirket ortağının istemini şirket adına yaptığı anlaşıldığından, dava istirdat davasına dönüşmekle tahsil edilecek meblağın şirket adına istendiğinin kabulü gerektiği ve davacı şirket ortağının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Davacı, ticari defterlere dayanmasa bile TTK ve HMK nın belirtilen hükümleri uyarınca mahkemenin ticari defterleri re'sen inceleme hakkının bulunduğu, bu nedenle davalının ticari defterleri de celbedilerek incelenmesi ve öncelikle davacının lehtara karşı dava konusu çekler nedeniyle borçlu olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Davalı faktoring şirketlerinin de çekleri alırken davacı ile keşideci arasındaki ticari ilişkiyi ve faturaları isteyip çeklerle karşılaştırıp tevsik edici belgelerin bulunması halinde çekleri alması gerekmekte olup, aksi halde faktoring şirketlerinin meşru hamil olamayacakları göz önüne alınması gerekeceği, belirtilen şekilde inceleme yapılarak ve davalı .............'in çekleri iade etmesiyle davanın konusuz kalıp kalmayacağının da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tüzel kişiliği bulunmayan ve bu nedenle dava ve taraf ehliyeti söz konusu olmayan ................. Geçici Site Yönetimi aleyhine dava açılmasının mümkün olmadığı, sözü edilen Yönetim tarafından yapılan eylem ve işlemlere karşı Toplu Konut İdaresi Başkanlığının sorumlu olacağı-
Davacı tarafça, faturaya dayalı alacaklarının döviz alacağı olduğu, ödemelerin karşılıklarının döviz alacağını karşılamadığı ve bu nedenle icra takibine dayanak kur farkı faturalarının düzenlendiği iddia edilmekle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99/2. maddesine uygun talep ve döviz alacağına yine 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca dövize uygulanan faizin istenmesinde takip hukuku açısından herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından, usulüne uygun şekilde açılan bu icra takibine vaki itirazın iptali davasında davanın esasına girilip değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-