Davacının iş kazası neticesinde açmış olduğu tazminat davasında verilen kararın Yargıtayca onanmasından sonra, davacının önceden hüküm altına alınmayan bakiye tazminat için açtığı tazminat talepli dava "belirsiz alacak" davası olarak açılmasına rağmen, tazminatın belirli olduğu sonucuna ulaşıldığından, somut olayda belirsiz alacak davasının koşulları bulunmamakta ise de davacının, dava açmaktan başka bir yolla alacağına kavuşma imkânı olmayıp, bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunması karşısında, eldeki eda davasını açmakta hukukî yararının bulunmadığının söylenemeyeceği-
Alacaklı hamilin, protesto keşide etmeksizin, lehtar ve cirantaları takip edemeyeceği, keşidecinin takip edilebilmesi için ise protesto şartı öngörülmediği- Mevcut icra dosyası kapsamına göre; şikayetçi borçlunun ............. tarihinde işbu şikayetin görülmesi sırasında öldüğü görülmüş olmasına rağmen dosya arasına mirasçılık belgesi alınmadığı gibi mirasçılarının takip dosyasına borçlu olarak eklendiğine ilişkin bir bilgiye de rastlanılmadığı anlaşılmakla, mahkemece adı geçen murisin mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi dosya arasına alınarak, takipte taraf olup olmadıkları da araştırılmak suretiyle, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ve şikayetin lehtar ile ciranta borçlular yönünden kabulüne ve takibin bunlar hakkında iptaline karar verilmesi gerekirken, tüm borçlular hakkında takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu haciz sırasında üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan şantiye şefinin üçüncü kişi şirketin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığı gibi, üçüncü kişinin bir dilekçe ile menkullerin ... Belediyesine ait olduğunu beyan etmiş olup üçüncü kişi şirket vekilinin kendi müvekkili lehine istihkak iddiasında bulunmadığı gibi, Belediye Başkanlığı lehine de istihkak iddiasında bulunma yetkisinin olmadığı görülmekle, davacı alacaklının istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Araç kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca davacı kiracı tarafından, sigortalı olan dava dışı şirkete ödenen hasar bedelinin aracın kasko sigorta şirketinden tahsili istemi ile açılan eldeki dava dosyasında, davacı kiracının taraf sıfatının bulunup bulunmadığı- Sigortalı dava dışı şirketin uğradığı zararın, davacı şirket tarafından aralarındaki araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden mahkeme kararı sonucu tazmin edildiği, davacının kira sözleşmesi ve kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden davalı kasko şirketinden tazminat talebinde bulunduğu uyuşmazlıkta, alacağın davacıya temliki veya devrine dair dosyada herhangi bir belge-bilgi bulunmadığı, bu durumda nispilik ilkesi ve ilgili mevzuat uyarınca davalı sigorta şirketine karşı ancak kendi akidi tarafından dava açılabileceği, davacı kiracının taraf sıfatı bulunmadığı- Taraf sıfatının yokluğunun yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerektiği- 
Yargıtayın maddi hukukun doğru olarak uygulanıp uygulanmadığı yönünden mutlak denetim yetkisi olduğu, takdir hak ve yetkisinin denetlenmesinin de Yargıtayın yetki alanında bulunduğu- Taşınmazın devri, sözleşmenin karşı tarafı olan alıcı şirket tarafından değil, vekilinin hilesi sonucunda yapılmış olup, üçüncü kişinin hilesiyle sözleşme yapan kişinin sözleşmenin iptalini isteyebilmesi için lehine hile yapılan karşı tarafın, sözleşmenin yapıldığı sırada hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması gerektiği- Davalı şirket yetkili kıldığı kişinin tapuda bizzat gerçekleştirilen işlemi sonucunda dava konusu taşınmazı devraldığından, taşınmaz satış sözleşmesini vekil sıfatıyla bizzat yapan bu kişinin hilesinin -hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması koşulu aranmaksızın- akidin hilesi olarak kabul edileceği- B.ye satış bedelinin tapu müdürlüğündeki işlemler bittikten hemen sonra ödeneceği konusunda taraflar anlaşmış ve davacı taraf da bu kanı ile devri yapmış olduğundan, akit tablosuna (TBK. 246; 235) ihtirazi kayıt konulmadığından bahisle, davacı tarafın sadece bakiye satış bedelini talep edebileceği, tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği şeklindeki bir yorum yapılamayacağı-
Vekaletname mevcut değilse, asıl taraf olan borçluya vekaletname vermesi veya yapılan işlemleri kabul edip etmediğini mahkemeye beyan etmesi için kesin mehil verilmesi gerektiği-
Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte de hukuki yararı olduğu-İhtiyati haciz kesin hacze dönüşmeyen şikayetçinin sıra cetvelinin iptalini istemede hukuki yararı bulunmadığı-
İpotek maliklerinin kendi taşınmazları için ihalenin feshi talebinde bulunabileceği- COVİD-19 salgını sebebiyle 26/03/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin 3. Fıkrasının a bendine göre, icra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verileceği, bu durumda satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılacağı ve ilan için ücret alınmayacağı- 7226 sayılı Kanuna göre satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılmasının yeterli olduğu ve başkaca fesih nedeni de bulunmadığı görüldüğünden,, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen kararda, şikayetçi .......... yönünden , ...... ada ...... parsel no'lu taşınmaz hakkında ihalenin feshi isteminin, aktif husumet yokluğundan reddi ile bu taşınmazlar yönünden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, ...... ada ...... no'lu parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise ihalenin feshi isteminin esastan reddine ve borçluların adı geçen taşınmazlara ilişkin ihale bedelleri üzerinden para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olmak üzere davacı tarafından .............. tarihinde .............. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ............ Esas sayılı davayı açmış olması nedeniyle mahkemece sonradan .............. tarihinde açılan davanın HMK.'nun 114/1-ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik ve kesinleşen karar nedeniyle re'sen gözönüne alınacak kesin hüküm oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
11. HD. 09.05.2022 T. E: 2021/1589, K: 3667-