Terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte yürütülmesi gerekliyse de, mirasçıların aynı zamanda davalı olması sebebiyle menfaat çatışması bulunduğundan, mahkemece, terekeye temsilci tayin ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Borçlu takibe yasal süresi içinde itiraz etmediğinden takibin kesinleştiği, bu durumda kesinleşen takipten dolayı davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye istemesinde hukuki yararının bulunmadığı, o halde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edeceğinden derdestlik itirazı yönünden gerekli araştırma yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin, hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Bingöl Belediye Başkanlığı yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açtığı, buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece davalı Bingöl Belediye Başkanlığı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haksız işgal tazminatı başka bir deyişle ecrimisil istemi-
Uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava, 16.06.2015 tarihinde 6100 Sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yetki verilmesi davasının 6502 sayılı Kanun'a göre Tüketici Mahkemelerinde değil, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği-
Davalı vekilinin vekaletnamenin onaylı suretini sunduğu ancak suret harcını yatırmadığı, mahkemece, davalı vekiline eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilerek ihtaratta bulunmaksızın tespit üzerine doğrudan davalı vekili olarak dava ve duruşmalara kabul edilmemesine dair ara karar kurulduğunun anlaşıldığı, bu haliyle, HMK.da açıklanan yasal hükümler uyarınca vekile suret harcı yatırmak üzere kesin süre verilerek gerekli yasal ihtaratın yapılması ve sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde kurulan ara karar ile, bu karara atıf ile tesis edilen hükmün davalı tarafın savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olup, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı, dava, 23/07/2014 tarihinde 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Dava konusu yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan çalışanının üçüncü kişinin ortağı ya da temsil yetkilisi olmadığı, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığından, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-