‘İhtiyati haciz kararına itiraz üzerine mahkemece verilecek karara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği ancak temyiz üzerine Özel Dairece verilecek kararın kesin olup bu karara karşı yerel mahkemece direnme kararı verilemeyeceği–
İİK. 269 d'de İİK. mad. 67'ye atıf yapılmamış olması, tahliye istemli kira alacağının tahsiline ilişkin takibe itiraz edilmesi halinde, kiralayanın mahkemede "itirazın iptâli alacağın tahsili ve kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesi" için dava açmasına engel teşkil etmeyeceği–
İİK.nun 68 b/III maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı kanunun İİK. 68/son maddesi gereğince itirazın kaldırılmasına karar verilen “asıl alacak” üzerinden, talebi olan alacaklı yararına %40’ dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline itiraz davasında dava dosyasının içerisinde ilgili takip dosyalarının bulunmaması sebebiyle dosyanın eksikliklerinin tamamlanması için geri çevrileceği-
Satışa konu taşınmazın fabrika niteliğinde bulunmasına karşın, satış kararı içeriğine aykırı uygulama yapılarak ilanın tirajı yüksek yurt çapında yayın yapan ilk sıralarda yer alan gazetelerden birinde yapılmamış olmasının ihalenin feshi sebebi olduğu-
Davalı borçlu ödeme emrine itiraz ederken açıkça aylık kira bedelinin miktarına itiraz etmediği, borcun tamamına yönelik itirazda bulunduğu, sonradan aylık kira bedelinin 110 YTL olduğunu bildirmesinin İİK’nun 63.md.si karşısında hüküm ifade etmeyeceği-
Dava kısmen kabul ve kısmen reddedildiğine göre, davacı lehine kabul edilen kısım üzerinden nispi vekâlet ücreti takdiri gerekirken, sanki dava tamamen kabul edilmiş gibi icra takibine konu edilen alacak miktarının tümü üzerinden vekâlet ücreti takdiri yerinde olmadığı gibi, davalı yararına reddedilen kısım üzerinden nispi vekâlet ücreti takdiri gerekirken, maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
506 sayılı Yasa'nın 121.maddesi uyarınca, bağlanan emekli maaşlarının haczi mümkün değil ise de, bu husus haciz işleminden sonra, süresiz ve geriye etkili olarak, borçlu tarafından şikayet konusu yapılabileceğinden ve haczedilmezlik iddiası ancak borçluya tanınan bir hak olduğundan, icra müdürlüğünün alacaklının haciz talebinin reddine dair kararının iptalinin gerektiği-
Kural olarak davalının birden fazla olması halinde dava (takip) bunlardan birinin ikametgâhı mahkemesinde (icra dairesinde) açılır. Şayet alacaklı, takibe borçlulardan birinin ikametgâhı icra dairesinde girişmiş ve bu borçlu takibe de itiraz etmemişse diğeri yönünden de icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Ne var ki, bu kuralın uygulanabilmesi için alacaklının borçlulardan en az birinin doğru ikametgâh adresinde takip yapması gerekir. Aksi halde yetki konusunda tercih hakkını doğru kullanmayan alacaklının bu hakkı karşı tarafa geçecek ve onun yetki itirazının göz önünde tutulması gerekecektir. Diğer yandan borçlulardan biri için özel yetkili bir icra dairesinde takip yapılması halinde 1086 sayılı HUMK’ nun 9/2 maddesinin 1. cümlesi hükmünün uygulanamayacağı-
Borçlunun Ziraat Bankası’ndaki hesabında bulunan 2007 yılına ait doğrudan gelir desteği ödemesine ilişkin paraların haczinin kabil olduğu-